"Bir kitapda okumuştum. Ölüme dair korkularımızdan kurtularak yaşamanın üç yolu varmış:
Birisi bastırmak. Ölümün yaklaştığını unutup ölüm var olmamış gibi davranmak. Biz insanlar genelde bu şekilde yaşıyoruz.
İkincisi her zaman ölümü kalbine kazıyıp, unutmamak. Bu günü hayatımızın son günü olarak düşündüğümüzde, yaşam en büyük lütufdur yani.
Üçüncüsü kabullenmekmiş. Ölümü içtenlikle kabullenen insanlar hiç bir şeydən korkmazmış. Bütün her şeyi kaybedecek bir durumda olsa bile, manevi bir huzur kazanırmış. Bu üçünün stratejik ortak noktasının ne olduğunu biliyor musun?"
Hayır anlamında başımı salladım. Cevap vermek şöyle dursun, düşünüyormuş gibi yapmak bile istemiyordum. Böyle tuhaf bir sorunu dert etmektense, öylece ölmek daha kolay ve rahat gibiydi.
Hecin kendi kendine cevapladı: "Hepsinin yalan olması. Üçüde süslenmiş korkunun ötesine geçemiyor."
"Peki, o zaman gerçek olan ne?"
"Korku tabiiki de. Çünki korku en dürüst duygu."