Üç yıldır bu platformu kullanıyorum, ilk defa bir kitap incelemesine bu kadar tilt oldum. O yüzden yorum yapmadan geçmek istemedim.
Bu kitap için, “anlatılmak istenen istenen şeyler için 20 sayfa yeterlidir” demişsin. Ona bakarsan 20 sayfa da anlatılacak şeyleri de maddeler halinde yazılırsa “1” sayfa bile yeterli olur, o zaman da bu kitabı yazmanın anlamı yok (senin mantığına göre).
Senin mantığından ziyade, fark şuki; bu kitap araştırma kitabıdır. Bu kitap türünün en iyi araştırma kitabıdır. Hatta “zenginlik ve yoksulluk” türünde ansiklopedik tarzda bir kitaptır denilse abartıya bile kaçmaz.
O yüzden ulusların, devletlerin, sömürgeciliğin tarihinin kökenine inip; farklı bir çok uygarlıktan ve ülkelerden bahsedip, bunları detaylıca karşılaştırmalar yardımıyla, uzun uzadıya bir çok örneklerle desteklemesinin sonucudur. Kitap, adı üstünde “Ulusların Düşüşü”.
Kitabın konusu ve türü belliyken, sen farklı bir beklenti içersinde bu kitabı okuyup; “araştırma kitabı” olduğunu göz ardı edip, buna göre eleştiri yapmak yerine kendi beklentine göre yorum yapıp, kitabı yerden yere vurman fazla absürt olmuş.
Ayrıca kendini de bir sorgulaman lazımdı, “Emin Çapa başta olmak üzerine takip ettiğim ekonomistler bu kitabı sıklıkla tavsiye ediyorken ben bu kitaptan nasıl böyle bir sonuç çıkardım”, diye.
Ne okuduğunun farkında bile olmadan sırf okumak için okumuşsun.
Bide yayın evlerine laf söylemişsin, bazı kelimeleri orijinal dilde yazdığı için. Ek bilgi olsun diye söylüyorum: orijinal dildeki bir çok kelimenin/terimlerin türkçe karşılığı yoktur. “conquistador” kelimesinin tam karşılığı “fatih” demek değildir. Bu yüzden bırak yayın evlerini, üniversitede ders veren hocalar bile tam karşılığı olmayan kelimeleri orijinal dilleriyle kullanıyorlar. Ne demek istediğimi anlamak için iktisatçı bir arkadaşına sor, derslerinde ne kadar çok yabancı terim kullandıklarını bir de ondan duyarsın, sonra da bunun “entellektüellik” için yapmadıklarını anlarsın.