Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

158 syf.
8/10 puan verdi
·
34 saatte okudu
“Kendi vicdanım bana bunu emreder.” Kitapları kapısının önüne bırakılan, Nobel ödüllü bir yazar: Knut Hamsun. Behçet Necatigil’in çevrisiyle Açlık kitabını okudum. Behçet Necatigil, kitabı Fransızca’dan mı yoksa Norveççe’den mi çevirdi bunu belirtmemişler. Belirtilmeliydi. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Hamsun; yazar olmak uğruna çeşitli işlerde çalışmış, uzun süreli açlıklar yaşamıştır. Hatta bir dönem ölümden dönmüştür. İlk romanı olan Açlık kitabı da bu vesileyle ortaya çıkmış sanırım. Otobiyografik bir roman. Kendi yaşadığı şeyleri, hissettiklerini ufak değişikliklerle kaleme almış gibi. Kitap da bizleri namuslu, dürüst, gururlu adeta burnu düşse yerden almayan bir kahraman karşılıyor. Gazetelere yazdığı makalelerle beş on kron kazanıp günü kurtarmaya çalışan yazar kahramanımız, bazen günlerce düzgün(kendince) bir yazı yazamadığı için karnını doyuracak parası olmuyor. Beş parasız ve aç sokaklarda günlerce hayatta kalmaya çalışıyor. Bu açlık bazen o raddeye varıyor ki yerde bulduğu portakal kabuğunu, ceketinden bir parçayı, talaşı hatta kendi parmağını ısırıp kanını emerek açlığı bastırmaya çalışıyor. Parmağını yediği ve kemik yemeye çalıştığı kısımlar içler acısıydı. Kitapta yalnızca açlık değil yalnızlık da çok güzel anlatılmış. 158 sayfa boyunca mecburiyet dışında sadece bir kadınla konuşması oluyor(hayli kısa). Kitabın içinde kahramanın hayatı o kadar kötü duruma geliyor ki okurken ben de kahraman gibi bir an önce ölmesini ve bunların bitmesini diledim. En büyük isteğiniz yazmak yazamıyorsunuz, merhaba diyecek bir Allah’ın kulu yok, sokakta herkes tarafından hakir görülüyorsunuz, açlıktan sayıklıyorsunuz, hava buz gibi üzerinizde kıyafet yok, yolda araba ayağınızı eziyor, kalbinizde bir sevgi filizi yeşerdiği gibi kayboluyor, inanan güvenen kimse yok, herkese yalanlar söylüyorsunuz falan “öl de kurtul be adam” demeden edemiyor insan. Kahraman kendisi ölmese de kitabın yarısından sonra Tanrı’ya inanmayı bırakıyor. Kitabın sonunda da bir gemiye binip güdemediği deveyi bırakıp bu diyardan gidiyor. Kitapda kahramanda şöyle bir şey dikkatimi çekti. “Namuslu olmak” istediği için pek çok davranış yapıyor. Başkaları sırf onun ne kadar namuslu ne kadar cömert ne kadar muazzam bir insan olduğunu görsünler diye her şey. İçinde öyle olduğu için değil. Başkalarının düşünceleri öyle önemli ki onun hakkında birinin en ufak kötü düşüncesine kahrolabilir. Son derece de kibirliydi. Kendisi yazar olduğu için herkese üst perdeden bakıyor. Kahraman kendisi “en, en, en” olmak istiyordu. Kitap otobiyografik ögeler barındırınca Knut Hamsun için de başkalarının düşünceleri bu kadar önemli miydi acaba diye düşünmeden edemedim. Ömrünün son zamanlarında Hitler’i desteklediği için halkı tarafından sessiz bir protestoya uğramış. Bir gün bir genç bu kırgınlığı göstermek için kitaplarını yazarın kapısına bırakmış. Bu eylem dağ gibi büyümüş, herkes yazarın kitabını yazarın kapısına bırakmış. Başkalarına bu kadar önem veren biri için kendi halkı tarafından aforoz edilmek üzücü olmalı.Hayat gerçekten hayret verici. Norveç halkının bu eylemi de hayli takdir edilesi bağırmadan, çağırmadan, dil dökmeden bir mesaj ancak bu kadar net verilirdi.
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201728bin okunma
·
104 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.