Gönderi

144 syf.
·
Not rated
Doğa-ölüm-doğa-ölüm. Kitap böyle ilerliyor. Taşradaki hayatın ve gündelik etkileşimlerin doğallığı ile, nereden bulunduğu ve neyi işaret ettiği bilinmeyen bir define haritasının büyülü gerçekçiliği iç içe geçiyor. Kitap doğanın gerçek yüzünü ve insanın doğa karşısındaki çaresizliğini, bir yandan da bu çaresizliği kabullenip doğa ile uyumla yaşayan insanların zihinlerini hissettiriyor. Öyle bir hava var ki, insan eliyle gerçekleşen ölümler bile doğanın bir uzantısı gibi. Ana karakter kitabın her bölümünde -balkonuna gelen martıyla savaşmak gibi şekillerde- doğa ile çatışmaya giriyor, tehlikeliliği biz durmadan hissediyoruz, ama bu onu hiçbir zaman durdurmuyor. Hayatı hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz, ama sanırım her şeyden vazgeçmiş, duyarsızlaşmış, hayatını değiştireceğini düşündürten en ufak şeyi bir ümit sonuna kadar takibe hazır biri. İnce bir kitap ama atmosferi çok sarmalayıcı. Dehşet içeren olaylar var ama yazar bunları hem küçümsenmeden hem de doğal bir akışla anlatmayı başarmış. Her taşra hayatında gerçekleşecek olaylar değil, oldukça garip olaylar hatta, ama taşraya tam uygun da hissettiriyor. Okumaya değer bir kitap bence.
Taşrada Ölürken
Taşrada ÖlürkenDilek Özhan Koçak · İthaki · 202054 okunma
·
27 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.