Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

368 syf.
·
Puan vermedi
Klasik Dönemin Mirası “Osmanlı İmparatorluğu geliştikçe, devlet ile toplum arasında yapılan karmaşık bir sözleşmeyle özerklik potansiyeli taşıyan tüm elitler ve örgütlenmeler devletle bütünleştirildi. Bu bütünleştirici hamle, Osmanlı İmparatorluğu’nun 16. Ve 17. yüzyıllarda merkezileşmek için tutacağı özgün yolun önünü açtı.” “Kullanılan yöntem ne olursa olsun, sonuçta bölgesel bir elit kurma potansiyeli taşıyan tüm gruplar ile birleşme potansiyeline sahip tüm unsurlar, tamamen devlete bağlandı ve bunların özerk örgütlenme olanakları tamamen kaldırıldı.” S.47 osmanlılar çıkarları gereği bu tanınmayan kulları tanımak, onları sisteme dahil etmek yönünde bir yol izledi. (bu bölümü şimdilik es geçtim) Bölünmüş Ama Sadık Bir Grup: O. Yerel Elitleri “17. yüzyıl Osmanlı elitleri, yaşadıkları sıkıntılara devlete isyan ederek, devletin ve toplumun mevcut yapısını tehdit ederek çare bulmaya kalkışmadılar. İsyan ettilerse, devletin imtiyaz yapısıyla yeniden bütünleştirilmek için isyan ettiler. Bu hem taşra sisteminin köklü elitleri, hem de stratejik önem taşıyan ve meşruiyetleri sonradan tanınan eşkıya reisleri için geçerliydi.” S.86 ve bu isyancılar Osmanlı hanedanını devirmek istemiyorlardı, Avrupa ile ayrımı bu noktada geçerli. Osmanlıların merkezileşme hususunda bir devlet planları da yoktu. “Döneme ait tarihlerde pek açıkça görünmese de devleti yönetenler, merkezin ve taşranın denetimi konusunda, uluslararası krize ve iç koşullara en uygun kararları alıyorlardı. Tam da bu yeni uluslararası düzene karşılık vermek ve uyum sağlamak gerektiği için 1550 ile 1650 yılları arasında kolayca ayırt edilebilecek açık bir devler politikasına rastlanmaz.” S.88 Osmanlı köylüsü: Akılcı mı, Vurdumduymaz mı? “Avrupalı köylüler, tarihsel olarak, ya toprak sahibi soylu sınıfa karşı ya da (genelde soylularla ittifak kurarak) devlete karşı ayaklanmışlardır. İsyanların devlete karşı olduğu durumlarda, köylülerle toprak sahiplerinin hem devlete karşı ittifak kurmakta ortak bir çıkarları, hem de böyle bir ittifak kurmak için fırsatlar sunan yapıdan faydalanma imkanları vardı.” Osmanlı örneğinde bu koşulların görünmediğini söylüyor Karen. Celalilerin amacı neydi? “Eşkıyalar dönüşen gruplar kendi iradeleriyle bir araya gelmiş değillerdi; toplumdaki elitler tarafından, bu elitlerin çıkarları doğrultusunda bir araya getirilmişlerdi. Dolayısıyla eşkıyalık, egemen sınıfın ihtiyaçlarına göre sahte bir tehdit olarak kullanılan ya da devletin yönetim mekanizmasıyla bütünleştirilen yapay bir toplumsal kurguydu. Eşkıyalıkta beliren kimlik, işte bu olağandışı toplumsal koşullar tarafından üretilmişti. Belli toplumsal sınıfların ürünü olmadığı için devletin merkezini tehdit edemeyecekti. Eşkıyaların giriştiği ilkel isyanlar, toplumsal yapıyı yıkmayı amaçlamadıkları için geleneksel anlamda kollektif eylemler değildi; eşkıyalar sistemden olabildiğince yararlanmaya çalışıyorlardı.” S.196 Osmanlının tepkisi eşkıyaları düzenini olmadığı yere konuşlandırıp, onların gücünü denetim altında tutmaktı. Köylülerin Seçenekleri İttifaksız nacem bir köylü var karşımızda. “Köylüler, nüfus değişmlerinden, devletin merkezileşme çabalarından kaynaklanan vergi artışlarından ve merkezi yönetimin meşru ve gayri meşru görevlerinin talanlarından etkileniyorlardı.” “ama önceki bölümlerde gördüğümüz üzere, köylülerle elitlerin ne kendi sınıflarıyla, ne de birlikte bir sınıflar ittifakı olarak, isyana dayalı çözümlere başvurmasının hiçbir yolu yoktu.” s.197 “Kader birliği edememelerinin nedenleri, himaye ilişkilerinin kesintili yapısında ve devletin denetiminin kırsal kesimdeki kopuklukları sürdürmekte başarılı olmasında yatmaktadır. Elitlerin ve sıradan insanların, yüzlerini kadir-i mutlak devlete doğru çevirmesini sağlayan etkili bir endoktrinasyon sonucunda, bu sınıfların hiçbirinin devletin dışında ya da karşısında bir siyasi eylemliğinin mümkün olabileceğini tasavvur edememesi bunu tamamlamaktaydı.” S.198 devletle başa çıkamayan halkın birbirine girdiğini görüyoruz. daha çok girilen, yağmalanan ve bu halden müzdarip kesim köylülerdi. Halkı soyan taşra görevlileri (kapıkulları ve tımarlar) var. bu resmi görevlilerin yanında aslında köylüyle ittifak halinde olması gereken kadılar da vardı. Özellikle tefeci kadılar var. bunların karşısında kalan köylü bir de eşkıyadan dert çekmekteydi.
Eşkıyalar ve Devlet
Eşkıyalar ve DevletKaren Barkey · Kronik Kitap · 202112 okunma
·
1 artı 1'leme
·
120 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.