Okuduğum zaman etkisinden çıkamadığım kitapları ayrı seviyor onlara ayrı bağlanıyorum. Tarık Tufan’ın kaleminden çıkan Hayal Meyal de benim için etkisinden çıkamadığım kitaplar arasında yerini aldı.
Anlatıcımız isimsiz bir karakter. Kim olduğunu bilmiyoruz ama ailesini, çevresini, aradığı kişiyi, mahalledeki saatçiyi sanki etrafımızdaki herhangi bir insanı tanırcasına tanıyor onlarla karakter arasında olan ilişkiyi benimsiyoruz.
Karakterimiz hakkında ilk başta öğrendiğiniz diğer bilgilerden bir diğeri ise kanser olduğu ve artık ölümü beklediği. Bu yüzden de son zamanlarında ailesinin yanına gitmek, onları görmek istiyor. İşte bütün karakterler de buradan sonra dahil oluyor kitabın içine. Kitabın sonuna gelene kadar okuduğunuz her sayfada sizi kitabın içine çeken farklı bir yer, farklı bir anlatım tarzı var. Zaten kısa olan kitap kendinizi tam anlamıyla kitaba verdiğinizde daha akıcı ve daha kısa bir hal alıyor.
Bir de sonu var tabi kitabın. Hiçbir şekilde tahmin etmediğim beni şoka uğratan son… bambaşka bir şeydi. Okuyucuya ben ne okudum, bu nasıl bir kitaptı dedirtiyor ve okuyucuyu (bence) kendine hayran bırakıyor.
Kitapta sevdiğim bir başka yer de “seni arıyorum”lu şiirlerdi. Farklı bir tat bırakıyor insanın damağında. Tarık Tufan’ın kalemi benim için bir çikolata kadar tatlı ve bağımlılık oluşturacak kadar da özel bir yere sahip artık. Ben çok severek okudum sizlere de tavsiye ederim.