Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kitabın ilk sayfaları.  Şemseddin Ahmet. Bir arayış  içindeyken, görduğu rüyayla başlıyor  Fatih duman okuyanlar  üslubu bilir yazar. İslam İçin önemli olan şahısları farklı bir uslubla hem sana, çok şey katacak hemde sıkılmadan  okumanızı sağlıyor özelikle. Ene kitabını mutlaka  tafsiye ediyorum... Kitap 3 kısımdan oluşuyor şemseddin Ahmet ve lal dilsiz Katip, ve Kör  Recep sivasi.  Bu önemli insanların birbiriyle bağlantısını kaderin onları, nasıl bir araya getirdiklerini anlatıyor. Fatih Duman Şemseddin ahmet 1543                  -birinin gözü kör birinin birinin  dili lal- Bütün geceler düşünüyor, dua ediyor, iç geçiriyor ve hatta tövbelere feda ediyordu uykularını. Zira birkaç zaman evvel dünyalık nesi varsa onlardan vazgeçmeyi göze alıp da Dersaadet'te müderrislik vazifesini terk etmiş ve onca makamı, mevkii ardında bırakıp da çekip gitmişti. İyi mi yoksa kötü mü etmişti? Bilemiyor ve sadece düşünüyordu. Zira dünya onun gönlünü hoş etmiyor, hiçbir ilim gönlündeki arayışa bir derman olmuyordu. O da arıyordu işte. Şimdi ve her yerde gönül tabibi olacak birini, ona yol gösterecek birini ve derdine derman olacak, onu kendine getirecek birini arıyordu. Bu gece de öyle bir geceydi işte. Neredeyse uykuyu unutan gözleri artık dayanamamıştı. Dizlerinin üzerine oturduğu yerde öylece uyuya kalmış ve sanki uyur uyumaz da bir rüyaya dalmıştı. Bir mescit ya da dergâh gibi bir yerdeydi düşünde. Sanki bildiği hem de çok iyi bildiği, her karışını daha evvel ve defalarca gördüğü, ezber ettiği bir yerdi burası. Lakin neresi olduğunu bilmiyordu. Görmediğinden, bilmediğinden emindi ama neydi bunca tanışıklık? Sadece tanıyor, yaşıyor ve oradaymış gibi hissediyordu kendini. İlkin etrafına bakınıp da durdu. Her şey tanıdık, her yer bilindik ama yabancıydı ona. Diz kırmış oturan iki kişinin yanına yaklaşınca daha bir dikkat kesilip baktı onlara. Ne yaptıklarını, kim olduklarını anlamaya çalıştı. O an yaşlı adamın dilinden kendi ismini işitti. Ama bir farkla “Şemseddin Ahmed” demiş ve sonra da “Sivasí” diyede eklemişti. Ondan mı bahsediyordu yoksa başkasından mı? Fakat o an bir şey fark etti. Yaşlı adamın gözleri görmüyordu. Ve kâtip ise konuşamıyordu. Birinin gözleri kör diğerinin dili lâldi. Hayret etti bu hâle. Bir kör ve bir dilsiz bir araya gelmiş de bir şeyler yazıyor Kâtip 1605 Sivas                              -Yazmazsam yaşayamazdım- HER ŞEHRİN BİR sahibi vardır” diye yazıyordu bu gece temize geçtiğimgeçtiğim eski bir risalede. "Her şehrin bir sahibi vardır ve o sahipleri toprağın üzerinde yaşayanlar değil toprağın altında yaşayanlardır. Zira ölüm ölmeyi yok olmak, yitmek, kaybolmak zannedenleri öldürür.”diye yazdım ve bu gece  geçtiğim son cümle bu oldu sahip olmak için değil, almak için değil vermek için yaşamış olanlar. Gönüller alanlar ve gönlünü verenler bir şehre. Bunları düşündüm. Sonra gözkapaklarım ağırlaştı, bedenim hafifledi ve düşüncelerim bulutlandı. Uyku galip geldi hayalime. Yine aynı rüya ile uyandım. Gözlerimi tekrar kapamaya her gayret ettiğimde yeniden ve yeniden gözlerimin önünde ayni şeyleri gördüm de durdum hep. ne vakit bu rüyayı görsem içimde bir ferahlama, bir hafiflik ile kalkıyorum döşeğimden. Sanki yüküm alınıyor, sanki derdim azalıyor ve sanki bir bir dökülüyor sırtımda taşıdıklarım. Ama ne manaya gelir ya da nasıl tabir edilir bilmiyorum. Ben kâtibim, mesleğim, meşrebim bu. Kimsenin kimseye anlatamadıklarını işitti bu kulaklarım.Yıllar bana öğretti ki bir kâtip duyacak ama dinlemeyecekti, anlayacak ama bilmeyecekti, görecek ama tanımayacaktı. Ben de hep öyle yaptım. sırrın yükünden kurtulmak istedim ama kimseye söyleyemedim ki. İstesem de yapamadım ve istesem de konuşamadım. Zira dilsizim ben. Sessiz, dilsiz, ahraz, lâl... Nasıl derlerse işte. Dilsiz bir kâtibim... Kulaklarıma fısıldanan sözleri dinlemedim, anlamadım ve tanımadım Bir de kitaplar vardı elbette. İstinsah etmemi, kopya etmemi, temize geçmemi istedikleri kitaplar... Günler ve gecelerce bir başka kitapta yazanı boş kâğıtlara aktarır dururdum. Bir kitabı yazmak aylar sürerdi Dilsiz ve sessizdim. Doğduğum günden beri dilim lậl, sesim eksikti. Yani, hiç uzatmadan söyleyeyim; dilsizim ben. İstesem de konuşamam. Derdimi, içimdekini bir şekilde anlatmak zorundaydım ve elimdeki kamış kalem dil oldu bana, ucundaki kara mürekkep ise ses oldu. Dilsiz bir adamın bir katibin. Yazdıkları aklındakileri, kalbindekini kağıda dökmesini hikayei  Recep sivasi 1605 sivas                                    - Allahım bana bir göz ver.- Gittikçe yaşlanıyor, gittikçe güçsüzleşiyor ve gittikçe dünyadan çok ahirete yaklaşıyorum. Anlatacağım bildiklerimi, gördüklerimi ve öğrendiklerimi. Zira ben anlatmazsam onlar da benimle göçüp gidecek ve ben bunu istemiyorum. Ve hem biliyorum ki "bir Müslümanın hayatını anlatan ona yeniden bir hayat vermiş olur” Aslında daha evvel ve çok kez denedim bunu yapmayı. Aklımdakileri yazmak için rahlenin başına kerelerce oturdum. Olmayacağını bilsem de Ben yine de denemekten hiç vazgeçmedim. Geceleri uykusuz, gündüzleri dertle gezindim. Zira bir vasiyet, bir emanet ve bir sır vardı boynumda. Anlatacağım Ama artık takatim yok gücüm yetmiyor bunu yapmaya. Gayri gözlerim bana aman vermiyor.  Kör değilim ama göremiyorum. Bir ışık, bir parıltı ve bir gölgeden gayri bir şey yok gözlerime değen. Buna da şükrediyorum ben. Var olana şükretmek kolay olanı zaten zor olan yok olduğunda şükretmek. Benim ömrümün de bereketi budur belki; şükretmeyi öğrenmek Geceleri emmimi görüyorum rüyamda yine aynı... Sükûnet, teslimiyet her hâlinde...  İşte o zamanlar görmeyen gözlerimde yaşlarla uyanıyorum uykudan. Ben Recep, Şemseddin Sivasî'nin yeğeni, damadı lakin en ziyade ve her daim talebesi... Bildiğim ne varsa ondan öğrendim İşte ben de şimdi bunun için bir kâtip arıyorum ki gönlümde taşıdıklarımı satıra döksün. Ben söyleyeyim, o dinlesin ve yazsın bildiklerimi. Bir kâtip, sinemdeki lisana tercüman olacak; üzerimden ağırlığı alacak bir kâtip... “Allah'ım bana bir göz ver, görmek için değil yazmak için bir göz ver” diye ettiğim duanın kabulü olacak bir kâtip. Bana göz olacak, dilime söz olacak bir kâtip...
Lâl
LâlFatih Duman · Nesil Yayinevi · 2021853 okunma
··
1 artı 1'leme
·
281 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.