Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

95 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Gazzâlî
Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı’nın bu eserinin başı, Hz. Muhammed sav.’in âhirete intikaliyle İslam tarihindeki gelişmeleri önemli noktalarıyla açıklamasıyla başlamıştır. Nizamiye medreselerinin kurucusu Nizamülmülk’ün ve onun oğlu Fahrülmülk’ün Şiî- Bâtınî tarafından öldürülmeleriyle o süreçte Gazzali, Nişabur’daki medreseye müderris tayin edilip halife muktedi bi Emrillah ın ilgisine mazhar olmuştur. Ve Gazzali, dönemindeki Haçlı işgallerinden, siyasi ve toplumsal sorunlardan derinden etkilenmiştir. Gazzali’yi yetiştiren kültürel ve ilmi ortamı anlamak adına eserde; kelam, fıkıh, felsefe, tasavvuf ve ahlak illimlerine kısa da olsa değinilmiştir. Gazzali; başta Ahmed b. Hanbel olmak üzere selef alimlerini hürmetle anmış ve Selefiyye nin bazı görüşlerine, Kur’an’ı ve hadisleri anlamada aşırı lafızcı olmalarına önemli eleştiriler yöneltmiştir. O, Ehli Sünnet’e geliştirici katkılar sağlamış ve Batıni- İsmaili gibi aşırı akımlara karşı eserleriyle ilmi mücadele vermiştir. Dönemindeki yozlaşmaları fıkıh, ilim, tevhid, tezkir ve hikmet kavramlarının uğradığı anlam sapmaları üzerinden dile getirmiştir. Halife Memun’un 830 yılında kurduğu Beytülhikme’de başlattığı ilmi-felsefi araştırmalarla birlikte değişik felsefi anlayış ve akımlar ortaya çıkmış ve bunlar Gazzali tarafından ilk defa sistemli bir şekilde tanıtılıp eleştirilmiştir. Onun unvanları; Hüccetülislam (İslam’ın delili), Ebu Hamid (Hamit’in babası), Tusî (doğduğu şehir), Gazzali veya Gazali (babasının mesleği-yün eğirici), Zeynüddin (dinin zineti) ve Müftil ümme (ümmetin müftüsü) dir. Kendisi, soyguncular tarafından ders notlarının çalınmasıyla daha sonra üç yıl içinde notlarının hepsini ezberlemiştir. Ünlü kelam alimi Cüveyni’nin öğrencisi olmuş, bütün disiplinlerde sağlam bir formasyon kazanmıştır. Bunu Cüveyni’nin; onun “el-Menhûl” adlı eserini inceledikten sonra, “Beni sağ iken mezara gömdün, ölümümü bekleyemez miydin!” yorumuyla anlamaktayız. O, ileri sürdüğü görüş ve inançların hak ve batıl olup olmadığı konusunda ahlaki bakımdan kendisini sorgulamış, tabiatında bulunan şüphecilikle birlikte dönemin şartlarının da verdiği huzursuzlukla 1095 de Şam’a gidip Emeviyye Camii’nde iki sene, daha sonra da Kudüs’te inzivaya çekilmiştir. Hac görevini de yerine getirdikten sonra Nizamiye Medresesindeki öğretim görevine 1106’da geri dönmüştür. 1109 da ise memleketine dönüp telif çalışmalarına devam etmiş ve kendi halinde ders okutmaları yapmıştır. O, 1111 de memleketi Tûs’ta vefat etmiştir ve kabri, ünlü şair Firdevsi’nin mezarının hemen yanında bulunmaktadır. Bu kitapta, Gazzali’nin eserlerine yaşadıklarıyla birlikte az da olsa değinilmekle birlikte ayrı bir bölüm halinde ilgili olduğu ilim dallarının altında eserlerinin içerikleri açıklanmıştır. FIKIH: El-Mustasfa: Şafiilik yöntemiyle yazılan en önemli fıkıh usulü eseridir. El Basitfil füru, el Vasit, el Veciz vb. eserleri de Şafii fıkhıyla ilgilidir.El- Fetava ise 190 mesele hakkında fetvalar içerir. MANTIK: Miyarul ilm: mantığa dair ilk müstakil eseridir ve kaynağını İbni Sina nın mantığından alır. Mihakkukun nazar fi ilmil mantık eserinde ise kıyas teorisi ve tanımlarına değinmiştir. Batıniliğin dini ve siyasi savlarını çürütmek için yazdığı eserlerin sonuncusu da el Kıstasül müstakim dir. KELAM: Batınilerin görüşlerini eleştirdiği en önemli eseri, Fedaihul Batıniyye dir. El İktisad fil itikad, Allah’ın varlığını kanıtlamak için uygulanan ilk Sünni eserdir. İlcamul avam an ilmil kelam eserinde Allah hakkında insanbiçimci görüşe sahip selefileri eleştirmiş ve ayrıca herkesin itikad konularına derinden dalmamaları gerektiğini dile getirmiştir. Kavaidül akaid ile de ehli sünnet görüşünü düzenli bir şekilde ele almıştır. FELSEFE: Makasıdül felasife, felsefenin faydalı olduğuna dair ilk eseridir. Filozofların görüşlerini eleştirmek üzere yazmayı planladığı Tehafütül Felasife ye hazırlık amacıyla yazmıştır. Farabi ve İbni Sina gibi İslam filozoflarının yirmi meseledeki görüşlerini eleştirmek için Tehafütül Felasife yi yazmıştır. İbn Rüşd de bu esere Tehafütüt Tehafüt eseriyle reddiye yazmıştır. Mişkatül Envar, son dönem eseri olup Nur suresinin 35. ayetini eserinde açıklamıştır. El Munkız mineddalal de de kendi otobiyografisi bulunmaktadır. TASAVVUF: Mizanül amel adlı eserinde eğitim-öğretim, üzüntü, ölüm korkusundan kurtulma, ahiret mutluluğunun esası konularına değinmiş ve mezhep taassubuna yöneltilen eleştirileri belirtmiştir. İnzivaya çekilmiş olduğu dönemde yazmış olduğu “İhyau Ulumiddin”; dini, ahlaki,tasavvufi ve felsefi içeriğiyle onun en geniş ve en çok ilgi gören eseridir. Bu eserinde, nedenleriyle ve hikmetleriyle fıkhi konulara ve ahlaki arınmadan geçmemiş alimler ve fakihlere özellikle yer vermiştir. Kimyayı Saadet ile de bir özetini hazırlamıştır. Nasihatul müluk, Büyük Selçuklu hükümdarına yazılmış siyasetname türünde bir ahlak kitabıdır. Minhacul abidin de ise cennete götüren yol üzerindeki yedi engeli ve bunları aşmanın çarelerini göstermiştir. Konuları isimleriyle müsemma olan, günümüze ulaşmayan ve ayrıca ona ait olduğundan emin olunamayan başka eserlerinden de yazar, kitapta bahsetmiştir. Gazzali ye göre fıkhın kaynağı; Kuran, sünnet ve ümmetin icma ıdır. O, İmam Malik’in sadece Medinelilerin icmaının delil değeri taşıdığı görüşünü yanlış bulmuştur. Istıshab ve kıyas yöntemlerini kabul etmiştir. İstihsan delilini reddedip bunun nedenlerini “el Mustasfa” eserinde açıklamıştır. İstıslah delilini de ilk kullanan ve değişik yönleriyle değerlendirip ele alan Gazzali dir. Ve ona göre dinin temel amacı; insanların dinlerini, canlarını (nefs), akıllarını, nesillerini ve mallarını koruma şeklinde beş faydada toplanmasıdır. Eşari kelamının müteahhirun döneminin başlanmasında etkili olan Gazzali, “Mantık bilmeyenin ilmine güvenilmez” diyerek mantığı kelam ilmine dahil etmiştir. İbnül Arabi, hocası Gazzali için “Felsefe kuyusuna bir girdi, bir daha çıkamadı” demiştir. Ona göre bidatların ortaya çıkmasıyla kelamla uğraşmak, farzı kifaye haline gelmiştir. Ayrıca kelamcıların çalışmalarının arkasındaki ahlaki niyetleri eleştirmiştir. Kelamcılar, karşıtlarının delilini çürütmekle kendi tezlerinin doğrulandığını düşünmektedirler. Fakat Gazzali bu görüşü yeterli bulmamış, bununla kendi tezleri için ortaya bir delil sunmadıklarından ötürü kelamcıları eleştirmiştir. Bunun devamında da kelamı külli ilim olarak kabul etmiş; fıkıh, tefsir ve hadis gibi ilimleri de cüzi ilimler olarak saymıştır. Ona göre ilimlerin en yücesi, Allah’ın zatı ve sıfatları ya da fiilleri hakkındaki bilgilerdir. Descartes’in ondan beş buçuk asır sonra kullandığı ontolojij delili o, “Rabbimi bildim, çünkü eğer mevcut olmasaydı O’nu bilmem imkansızdı” cümlesiyle çoktan kullanmıştır. Bu delilin insanlar tarafından kullanılması zor olduğundan ayrıca yaratılmışların varlığından yola çıkan kozmolojik delili de kullanmıştır. Ona göre teşbihi andıran ifadelerin yer aldığı hadislerin çoğu sahih değildir. Hanbeli- Selefi ekollerinin tevilden uzak anlayışlarına da uzun cevaplar vermiştir. Ve insanların soyut tasavvurları yönünden sınırlı olmalarından ötürü asıl düşünmeleri gereken, Allah’ın kudretinin tecellileridir. O, Kaderiyye (kaderi inkar edenler) ve Mutezile’nin aksine kadere inanmış; kulun iradesini inkar eden Cebriyye nin görüşlerine de katılmamıştır; ilkini Allah’a acz dayatmakla ve ikincisini de Allah’a zulüm dayatmasında bulunduklarını belirterek eleştirmiştir. İfrat ve tefritten sakınan Ehli Sünnet görüşünü de incelemiştir. Bu üç görüşünde bazı açılardan kusurlu olduğunu düşünerek bilgiye mükaşefe, gönül yoluyla ulaşılabileceğine kanaat getirmiştir. Sınırsız ve kesin bilgi yalnızca Allah’ta vardır. İnançla akıl arasındaki uyuşmazlığı gidermede tasavvuf gereklidir. Tasavvuf, insana akıl yoluyla anlayamayacaklarını sunmaktadır. Hz. Peygamber sav. de şöyle işaret etmiştir: “Her kim bildiği ile amel ederse Allah Teala ona bilmediği şeyler hakkında da bilgi ihsan eder.” Ayrıca imanda tahkik mertebesine ulaştıktan sonra ibadet ve ahlak kurallarına uyulmaya ihtiyaç kalmadığını ileri süren fikirlere karşı çıkmış ve bu fikri savunanları da tasavvuf yolundan sapmakla suçlamıştır. Tevhid te söylendiği üzere peygambere ve onun bildirdiklerine inanmak gereklidir. Bu nedenle de ahirete inanmayanların imanının kabul edilmeyeceğini dile getirmiştir. Ayrıca Allah, topraktaki ölü bedenleri tekrar yaratıp onlara cezalarını (karşılıklarını) yaşatmaya da muktedirdir. Gazzali; determinizmi (sebep sonuç ilişkisi) kabul etmekle birlikte bu bağıntının tabiatın özünden gelen bir zorunluluk olduğu iddiasını reddetmiştir. Ona göre böyle bir zorunluluk, ilmi bakımdan kanıtlanamaz. Oluşan durumlar sadece iki olayın art arda gelmesinden kaynaklanıyor olabilir. Kaldı ki zorunlu nedensellik düşüncesi, mucizeyi dışlamayı beraberinde getirmekle birlikte bilimlerin güvenirliklerini de zedeleyebilir. O, dini savunmak düşüncesiyle mantık ve matematiğin eleştirilmesini dine karşı bir cinayet olarak görmüştür. Pozitif ilimlerin de din bakımından inkar edilmesini uygun görmemiştir. Metafizik konularında da bazı filozofların öne sürdükleri görüşleri temelsiz ve tutarsız bulmuştur. O, şu önemli üç meselede filozofları küfürle itham etmiştir: Bunlar alemin kıdemi, Allah’ın cüzi hususları bilmediği ve dirilişin sadece ruhsal olacağı meseleleridir. Ona göre insanların en faziletlisi, hem dünyanın hem de ahiretin hakkını verenlerdir; peygamberler de bu gruba dahildir. Ayrıca ahlaki gelişmede bilginin önemini ortaya koymakla birlikte Grek felsefesinden gelen “bütün kötülüklerin bilgisizlikten geldiği” yönündeki ilkesel görüşe katılmamıştır. Çünkü bilgi sahibi nice akıllı insanın olumsuz eğilimlerine yenilip bildiklerinin aksine davrandığına tanık olmuştur. Ve o, insanın “Rahman’ın suretinde” yaratıldığını bildiren hadisi; insanın değeri meselesi üzerine değerlendirmiştir. Gerçek dostların mertebesi ve sevginin en ileri derecesi olarak, başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarından öncelemek olarak görmüştür. Son olarak da Gazzali, öğretmenliği bir yönüyle bir tür ibadet olarak görürken bir yönüyle de Allah’a hilafet olarak değerlendirmiştir. Yazarın bu çalışması özetle sunulacak olursa bu şekilde dile getirilebilir. Ayrıca kitabın tasarımı da içeriğinin güzelliğine güzellik katmıştır. İslam felsefesini ve bu alanda en önemli düşünür olan Gazzali yi merak edenler için bu güzel ve faydalı eseri önerebilirim.
Gazzâlî
GazzâlîMustafa Çağrıcı · Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları · 201767 okunma
·
348 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.