Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

272 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"Hiçbir hadis-i şerif yoktur ki bizim çağlar boyunca her an hayatımızın nasıl düzene girmesi gerektiği konusunda bizi uyarmış olmasın." İsmet Özel'in kitabına yazdığı mukaddimenin ilk cümlesi:"Bir hadîs-i şerîfin bir şairle ne ilgisi olduğunu, bir hadîsin bir şaire neler ilham ettiğini, bir hadîsin bir şaire hangi bakımdan ikramda bulunduğunu öğrenmek hoşunuza gidecekse doğru yere geldiniz." Evet, kitabı belki de en iyi anlatan cümle bu olsa gerek. Hadislerin biz Müslümanlar üzerindeki terbiye ediciliği zaten ortada. Bu hususta İsmet Özel'in harikulade tespitlerine ve ayrımlarına başvurmak da cabası. Yine kendisinin de dediği gibi "Bilgimiz arttıkça zevkimiz incelir. Zevkimiz inceldikçe daha titiz seçmeler yapar, daha hassas ayrımlar gözetiriz." işte tam da bu yüzden istifadeli ola diyorum ve beni en çok etkileyen hadisleri sıralıyorum: -2.Hadîs:Dünya mü'minin zindanı kafirin cennetidir. (Dünya müminin neden zindanıdır? Allah'u Teala bütün bu mahlukatı bizim için yaratmışken Efendimiz -sallallahu aleyhi vessellem- hadiste neden dünyayı bir zindan olarak nitelendirmiştir? Oturup bir düşünmek lazım. Hani Aşık Veysel o muazzam türküsünde şöyle der ya:" İki kapılı bir handa/gidiyorum gündüz gece" İşte doğum kapısıyla girdiğimiz bu zindandan ölüm kapısıyla çıkıyoruz. Belki de Peygamberimiz -sallalhu aleyhi vessellemin- Abdullah b.Ömer'e yaptığı o müthiş nasihatin hakikati bu hadiste de tecessüm eder: "Dünyada garip yahut bir yolcu gibi ol…" İsmet Özel de tam olarak bu hususta incelikli tespitlerde bulunuyor. "Öleceğini bilen tek yaratık insandır." İnsan bu hakikati kendine düstur ederek yaşadığı vakit "ahiret yurdu müminin esas yurdu" oluyor yani… Ve öleceğimizi bilmek bize ölümden sonraki bir başlangıçtan da haber ediyor. "Her fiilimiz, her hissiyatımız, her düşüncemiz; sonuçlarını ölümden sonra göreceğimiz bir başlangıcı vadediyor bir bakıma." İşte bu yüzden insan olan zindandan kurtulmaya çalışır, gelip geçici olan bu mekanı nasıl daha fazla sömürmeliyim diye düşünmez. Kaynaklarını nasıl daha fazla tarûmar edeyim diye düşünmez. Bitkilerin, hayvanların genleriyle oynamaz… insan olan zindandaki hayatını cennet misali tasarruf etmez. Zaten "Hayat tasarruf edilmez. Ya sarf edilir ya da israf." diyen de İsmet Özel değil midir?.. Öyleyse zindanınızı cennetinize israf etmeyin ki sarf edeceğiniz bir ahiretiniz olsun. -4.Hadîs:Sizden bir kimse, bir münker(bir kötü, çirkin bir şey) görürse onu eliyle değiştirsin. Eğer buna gücü yetmezse diliyle tağyir etsin. Buna da gücü yetmezse kalben nefret etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir. (belki de altını üstünü en çok çizdiğim, üzerine en çok not aldığım hadis budur:) zaten İsmet Özel gibi düşünürlerimizin kitaplarını okuduktan sonra daha da kalınlaştırmıyorsanız, benim kanaatimce tam olarak okumuş olmazsınız. E tabi bu kitapları defalarca kez rafınızdan indirmedikçe de.. Mümin için dünyada bulunuyor olmak "yüksek bir ahlak"a sahip olabilmekle mümkünse eğer, bu ahlakiyetin bize yüklediği mükellefiyetler var. Bu hususta hepimizin aklına ilk olarak "iyiliği emredip, kötülükten nehyetmek" emri gelir. Evet, müslüman bir şahsiyetin tavrı "dünyayı gözlemlemekten" ibaret değildir. Yani çirkin bir iş gördüğümüz vakit ilk yapacağımız şey -kötülükten sakındırmanın bir başka veçhesi olarak- o işi güzel bir işe dönüştürmektir. Bu işe girişmenin evvelinde ise çirkin ve güzelin ne olduğunu fehm edebilecek ve bunu karara bağlayabilecek "yüksek seviyeli zihni bir kapasiteye" sahip olabilmek de esastır. Yani Müslüman olmuş olmanın bize vadettiği iyilik, doğruluk ve güzellik çerçevesinde takınmamız gereken müsbet tavırlar vardır. Aynı zamanda dinimiz; işin bize ait olmayan menfi yönlerini ise elimiz, dilimiz ve kalbimizle değiştirmemizi önceliyor. Bu yüzden "dünyaya karşı bir tavır takınıyor olmak" bizim yönümüzü, yolumuzu tayin eden "itikadî bir mesele" haline geliyor. İsmet Özel'in hadisle ilgili çok daha incelikli tespitleri var. Açın açın okuyun.. -10.Hadîs:Ben ancak beşerim. Yargılanmak için bana geliyorsunuz. Biriniz hüccet getirmekte diğerinden usta olabilir. ben ise işittiğim söze göre hüküm veririm. Şu halde bir kimseye , mü'min kardeşinin hakkını alıp verirsem ona cehennemden bir parça ayırıyorum demektir. ("İslamiyet'in yüceliğini en iyi anlatan hadis-i şerif budur." diyor İsmet Özel. Şunu dikkatlerden kaçırmamak gerektir ki "Resulullah biz Müslümanların hak, adalet ve kazanç konusunda çok üst bir anlayış seviyesinde bulunmamızı öneriyor." Yani hakkımız olmayan herhangi bir şeyi kendi lehimize kullanmanın, cehennemden bir parçayı alıp vermekle ilişkili olduğunu unutmayalım. Gerçeklerin çarpıtılmadığı, her Müslüman beşerin "sahtelik ve sahicilik" doğrultusunda takınacağı tavır, bu hadis bağlamında şekillenmelidir. Müslüman bireyden Müslüman topluma doğru gerçekleşecek bu donanım; insan olarak sorumluluk, haysiyet, adalet ve diğerkâmlık konusunda da bizi daha mütekamil bir toplum kılacaktır hiç şüphesiz..) -12.Hadîs: Müslümanların güzel gördüğü şey Allah indinde dahi güzeldir. Müslümanların kötü gördüğü şey Allah indinde dahi kötüdür. (Biz Müslümanlar öylesine bir yükümlülük ile karşı karşıyayız ki güzel gördüğümüz her şeyin Allah indinde dahi güzel olması esastır. Bu minvalde kazanmış olmamız gereken "şahsiyet, karakter ve ahlakî" olgunluğu varın siz düşünün. Yani Müminin nazarı Allah'ın nuru ile, feraseti ise bu nazarla donanmış olması gerektir.) 17.Hadîs: Kendinizden aşağıda olana bakın, sizden üstün olana bakmayın. Çünkü bu, Allah'ın size olan nimetini tahkir etmemeniz için muvafıktır. (Bu hadis üzerine söylenecek tonlarca söz vardır diye düşünüyorum. Çünkü tam da mukayeselerin ve üstünlüklerin kıyasıya hüküm sürdüğü bir çağda yaşıyoruz. Ve biz insanlar hep, sahip olamadığımız şeylerin peşindeyiz. Evde çocukları komşuların çocukları ile kıyaslayıp daha iyi ya da daha kötü olduğunu düşünüyoruz. İş yerinde bizden daha üst pozisyondaki insanların yerinde olmanın hayalini kuruyoruz. Okulda bizden daha başarılı kimselerin yerinde olmak için gündüzümüzü gecemize katıyoruz. Akşam iftar sofrasında falancanın mükellef bir sofra ile donatıp verdiği iftarı konuşuyoruz da konuşuyoruz.. Kendimizden daha üstün olana bakıp, daha fazlasını istemenin bize bir şey kazandırmadığını, aksine çok şey kaybettirdiğini hiçbir zaman unutmayalım. Aynı zamanda "bir vadi dolusu altınımız olsa bile hep daha fazlasını istemeye müsait bir fıtratta olduğumuzu da.") 30.Hadîs: Arınmak imanın yarısıdır. Elhamdülillah sözü mizanı doldurur. Sübhanallah ve'l-hamdülillah cümleleri de yerle gök arasını doldururlar. Namaz nurdur. Sadaka burhandır. Sabır aydınlıktır. Kur'an senin lehine veyahut aleyhine hüccettir. Herkes sabahleyin işine gücüne çıkar da kendisini satar. Ya kazanır ya kaybeder. 39.Hadîs: Hiçbiriniz, ey hasara ve ziyana uğrayası dehr demesin, çünkü Allah dehr'dir. Başımıza herhangi bir bela ve musibet geldiği vakit belki de en çok bu yola, yani zamandan ve mekandan yakınmaya başvuruyoruz. Örneğin pandemi sürecinde yaşanılan onca şey, bizi buna ciddi anlamda sevk etti. Hepimiz bu çağdan nefret ettik.. Ancak şunu idrakimizden kaçırmamak gerektir ki; zamanı ve mekanı yaratan da onun kontrol ve idaresini sağlayan da Allah'u Teala'dır. O'ndan bağımsız ve münezzeh herhangi bir şeyin gerçekleşmediği kanaatinde olduğumuz için dehre karşı kötü bir ithamda bulanamayız yani.) Bahsi geçen hadisleri İsmet Özel çok daha incelikli bir şekilde şerh etmiş. Ara sıra açılıp okunması gereken bir başka İsmet Özel kitabı ile sizleri baş başa bırakıyorum. Hani hadislerin insanın kalbine bıraktığı bir ağırlık vardır. Aslını Kur'an'dan alıp, sünnette ittiba etmekle bir usül oluşturan o ağırlığı taşıyabilmek duasıyla.. 22.04.2022 30.04.2022
Kırk Hadis
Kırk Hadisİsmet Özel · Tiyo Yayınları · 20191,396 okunma
··
665 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.