Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

472 syf.
4/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Uzak Mesafe Aşkı Sorunsalı...
Spoiler Vardır! Bu kitabı çok konuşulduğu için okumaya karar vermiştim. Konusu da tam Z kuşağına hitap ediyordu. İnternetten tanışıp uzak mesafe aşkı yaşamak. Başlayalım incelemeye; İzmir adında bir kızımız var. Babası asker, evin tek çocuğu. Yalnızlık çekiyor, özgüvensiz. Aynı zamanda ilgiye, sevgiye aç. Ege adında da bir oğlumuz var. Yanlışlıkla araba kazasında bir adamı öldürüyor ve güvenliği için Fransa'ya yerleşip Türkiye'ye dönemiyor. Bu arada onun katil olduğunu ailesinden başka kimse bilmiyor. Sadece önlem amaçlı Fransa'ya yerleşiyor. Bir gün İzmir blogunda bir şarkı paylaşıyor. Ege'de o şarkıyı dinliyor. Şarkının onu anlattığını, dinlerken tüylerinin diken diken olduğunu düşünerek İzmir'i merak edip yedi ay boyunca onu stalk'luyor. Daha sonra ilk mesajı atıyor; artık uyu. Buradan sonra aşkları başlıyor. Bir grup kuruyorlar içinde Doruk, Merve ve Koray'ın olduğu. Onlarla da arkadaşlık ediyorlar. Neyse ilk birbirlerini aradıkları sahnede çok tebessüm ettim. İzmir'in cesaretini tebrik ettim. Görüntülü konuşmaları da aynı şekilde İzmir'in cesaretinin bir kanıtı. Sonra İzmir anne ve babasını aynı anda kaybediyor. Ege'nin bir katil olduğunu da o zaman öğreniyor ve Ege'den uzaklaşıyor. Sonra konuşuyorlar, Ege'de bu aşkın imkansız olduğunu düşünüp silah sesiyle telefonda intihar etmiş gibi yapıyor ki İzmir ümidi tamamen kessin. Çok aptalcaydı, farkındayım. Ege'de farkında. İzmir de her şeyini bırakıp Fransa'ya uçuyor. Bir anda hiç bilmediği bir kasabaya gidiyor. İzmir kendine bir de cesaretsiz der, haksızlık yapıyor. Kitabın en sevdiğim sahnesi ilk karşılaşmaları yani bu sahne. Daha sonra biraz beraber kalıyorlar, İzmir'de Türkiye'ye dönüyor. Döndüğü gün Burak diye biri arabayla ayağını eziyor. Ege'de bunu duyunca daha iyi bakılması için İzmir'in kendi ailesinin evine gitmesini istiyor. Her zamanki gibi başrol karakterimiz zengin, sıktı artık. Evlerinde asansör falan var. Zaten orta düzey bir insan olsaydı şaşırırdım. Klişe oldu baya. Sonra Ege sürpriz yapıyor Türkiye'ye birkaç günlüğüne geliyor. O geldiği zaman İzmir ilk kez evine gitmek istiyor ve Ege onu götürüyor. Orada bir duygusallık vardı çünkü annesi ve babasıyla yaşadığı eve onlar öldükten sonra ilk kez gidiyor. Sonra Ege Fransa'ya dönüyor. İzmir yemekten zehirlenip kamera önünde bayılınca, Ege hiçbir şey yapamadığı için kendini kötü hissediyor ve biraz ara vermek istiyor. İzmir'de dayanamayıp Paris'e gidiyor. İzmir'in ara verdiklerinde Ege'yi stalk'ladığı yerler bana birini hatırlattı. Neyse Koray, Merve ve Doruk da öğreniyor Ege'nin durumunu. Ayrıca Eyfel kulesini gezerlerken orada Eyfel kulesi dövmesi yapılıyor ama onlar Eyfel kulesi yerine uçak dövmesi yaptırıyorlar bileklerine. Orası hoşuma gitti çünkü anlamlıydı. Birbirlerine ulaşabilmenin tek yolunun dövmesi. İzmir karanlıktan korktuğu için gece yağmur yağdığında bahçeye çıkamıyor, Ege'de doğum gününde ona bir şemsiye alıp şemsiyeye lambalar bağlamıştı, bak o da iyiydi ve anlamlıydı. Kitap İzmir'in kampa giderken Ege'yle bağlantısının kesilmesinden sonra Ege'nin artık dayanamayıp beraber Fransa'da yaşamak istemesiyle ve İzmir'in Fransa'ya temelli gitmesiyle son buluyor. Ayrıca her bölümün sonunda o bölüme uygun konulu şövalyenin hikayesi anlatılıyor. Şimdi gelelim kitapla ilgili düşüncelerime; Yazarın iki hikayeyi böyle birleştirmesi çok hoşuma gitti. Kitap ve şövalyenin hikayesi. Farklı olmuştu. Her bölümün sonu dizi gibiydi bu yüzden. Konusu itibariyle de beğendim, tam günümüzde ki aşkların konusu. Kendimden yerler de buldum kitapta onu da söyleyebilirim. Fakat kitapta öyle bir acıtasyon yapmışlar ki sanki imkansız bir aşk, birbirlerini hiç göremeyecekler, ayrı gezegenlerde yaşıyorlar. Bunu çok abartı buldum. Sürekli aynı cümleler tekrar ediyordu. Sadece cümleyi değiştirmiş ama anlam aynı. Betimleme yoktu zaten, çok basit bir dil kullanılmış. Bu kitabı 9-10 yaşındaki çocuklar dahi okuyabilirler ve anlarlar o kadar basit yani. Birkaç sahnede cringe'lik yaşadım diyebilirim. Ayrıca olayların çoğu klişeydi. Bazı yerlerde saçmalamıştı yazar. En acısı bu, en kötüsü bu, en zavallısı bu durum vs. En... En... En... Bakınız; |Sevdiğiniz insanın sizin için çaresiz kaldığını bilmek kadar acı bir şey yoktu.| (alıntı) Emin ol daha acı şeyler var. Bu sadece herhangi bir cümle,kitapta daha nicesi var. Bu kadar acıtasyona, abartıya gerçekten gerek yoktu. Son olarak Bütün her şeyi göz önüne alarak söylüyorum, ikinci kitabı okumayı düşünmüyorum. Puanım: 4/10
3391 Kilometre
3391 KilometreBeyza Alkoç · İndigo Kitap · 201817,3bin okunma
·
170 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.