Kitap ile ilgili yazımı yazmadan önce, Kafka'nın yakın arkadaşı olan, Max Brod' dan biraz bahsetmek istiyorum. Ölümünden önce Kafka, Max Brod’a yazdığı mektupta: ‘ Sevgili Max, bir ay kadar süren, zatürre olması muhtemel akciğer ateşinden sonra muhtemelen bu sefer iyileşemeyeceğim. Dolayısı ile senden son arzum, bütün yazılarım içinde kalabilecek olanlar, Yargı, The Stoker, Dönüşüm, Ceza Kolonisi, Köy Hekimi ve kısa öykülerden oluşan Açlık Sanatçısı. Ancak bunların haricinde bana ait olan herşey yakılmalı ‘ der. Yani Brod’dan eserlerinin yayımlanmadan yakılıp, yok edilmesini ister, ancak Brod iyiki bu vasiyeti yerine getirmedi ve Kafka ’nın geride bıraktığı tüm eserlerini yayımladı ve bizlerde 1900'lü yılların bu büyük yazarı ile 2000'lerde tanışma fırsatını yakaladık. Bu konu ile alakalı aklıma takılan en önemli durum ise, Brod ve Kafka’nın arkadaşlığı ne kadar dürüstmüş, düşünsenize şuan arkadaşınız olan bir yazar ölüm döşeğinde ve ona ait olup sizde bulunan eserlerinin yayımlanmadan yakılmasını sizden istese ve yazar öldükten sonra, siz şuanki hayatta Max Brod gibi, yazar arkadaşınızın eserlerini cidden o yazmış gibi yayımlar mıydınız yoksa çıkarlarınız ve popülariteniz için, bu eserleri kitaba dönüştürüp yayımlar ve kendiniz yazmış gibi mi gösterirdiniz... Josef K. bir sabah uyandığında, suçunu bilmeden tutuklandığını öğrenir. K. başlarda tutuklanma nedenini sorsada, buna bir cevap alamaz. Memurlar bu tutuklamanın nedenini bilmediklerini ve sadece kendilerine bu emrin verildiğini söylerler. Tutuklanmasının koşulları bile saçmadır, normal hayatına aynı şekilde devam edecektir, işine gidebilecektir, sadece tutukludur. Bir süre sonra bu davalar mahkemede görülmeye başlar ve katıldığı davalarda da tutuklanma nedenine bir cevap alamaz, bu süreden sonra tüm yaşamını bu davaya göre yaşamaya başlar ve bu durumu kabullenir. K ’nın yargılandığını gören insanlar da sorgusuz sualsiz O’nun suçlu olduğunu kabullenirler, kimse onun suçsuz olabileceğini düşünmez. Hatta akrabası bile bu durumu o kadar kabullenmiştir ki, asla O’nun suçsuz olabileceğini düşünmez yada sorgulamaz bile ve hemen K. için bir avukat ayarlar. Davalar sadece pazar günleri yapılır yani K ’nın tatil gününde, aslında pazarları kendine zaman ayıracağı gündür ama o gününden bile mahrum bırakılır. Bu davalar kenar mahallede çok kötü bir ortamda yapılır. İnsanlar başta onun tarafında görünseler bile bir süre sonra bakışlarıyla ve tepkileriyle K’ yı nasıl ezdiklerini ve dışladıklarını belli ederler. Titorelli ise ,bu davada asla beraat olmadığını, ya şartlı tahliye yada ertelenmiş aklanma olabileceğini söyler. K, artık bu saatten sonra davasını sorgulamaktan vazgeçmiştir , tutukluluk durumunu kabullenmiştir ve bu davadan pes edip yılmıştır. En sonunda O’nu götüren iki adamın cellat olduklarını tahmin etse bile, bu duruma asla itiraz etmez ve götürülmesini kabullenir. Sonunda da bu iki adam tarafından bıçaklanarak öldürülür. Kafka’nın Dava kitabı ile bize anlatmak istedikleri bence; Korku yönetimini elinde tutan baskın gücün, haksızlıklarla insanları ezmesi, aşağılaması, insanların yaşamlarını kontrol altına alması, bunun sonucunda da bireylerin yapılan haksızlıklardan bir süre sonra yılarak, bunların asla değişmeyeceğine ve yaşamın bu haksızlıklarla ve korku yönetimi ile devam edeceğine inanarak, kendinden ödün vermesini, yaşamını sorgulamaktan vazgeçmesini ve neticesinde kendinden vazgeçmesini anlatmış... Kafka, bence hayatı boyunca hem babasından, hem de toplum tarafından gördüğü kendisine yapılan haksızlıkları ve dışlamayı anlatmış… Sevgiyle kalın... ° instagram kitap kulübü sayfam the_knarr , beklerim ° instagram şahsi hesabım maleri17 ° twitter hesabım umaleri17

DavaFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202153,3bin okunma

·

124 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Uğur Maleri