Gözde
Bitince bir kitap değil de, sanki birden fazla kitap okumuşum gibi hissettiren, bu sebeple zamana yayarak okuduğum bir kitap oldu.
Dili sade ve akıcı. Zülfü Livaneli'nin diğer kitaplarında da olduğu gibi okuması kolay. Edebi yönünden çok, işlediği konulara ve düşüncelere önem veren bir yazar bana göre.
Bizans Sarayı’nın kalıntıları üstüne yapılan yedi yıldızlı Konstantiniyye Oteli’nin açılış gecesine davet edilen, İstanbul'un alt ve üst tabakasına ait insanların hayatları (siyasetçiler, zengin iş adamları, profesörler, hakimler, garsonlar, hizmetliler) anlatılıyor.
İçinde bir sürü insandan izler taşıyan kitapta, devlet kurumlarında dönen kirli işler, aşklar, acılar, kesişen yollar, Gezi Parkı olayları, Güneydoğu'da yaşananlar, IŞİD, Madımak olayı, mezhep farklılıkları, geçim sıkıntıları, hastalıklı düşünceler, hakim davaları, cinsel yönelim, sosyete, astral seyahat, kaçırılan bir çocuk (bu olayın dizisi de yapılmış adı, Kefaret.), rant kavgaları, menfaat, adalet, çarpık hayatlar, iktidar savaşı, kadın cinayetleri, zengin olma hırsı; Osmanlı, Roma, Bizans ile tarihi ögeler içererek, asırlardır bu topraklarda tarihin tekerrür ettiği, hep aynı şeylerin mücadelesinin verildiği anlatılıyor.
Ülkemizden farklı insan manzaraları içeren kitap, sert bir şekilde eleştirel tarzda yazılmış. #165024796 Ölünce tüm bu farklılıkların hiç bir öneminin kalmayacağını; sınıf, ırk, siyasi düşünce, cinsiyet, yaş, maddiyat gibi ayrımcılığa yol açan bu tabakalaşmada, hepimizin eşit olacağını vurguluyor.
Eğer daha önce Zülfü Livaneli okumadıysanız ilk olarak bu kitabını okumanızı önermem, hatta bu kitabı son sıralara atabilirsiniz.
