Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

200 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kitabımız daha ziyade zihnen çalışanlara hitap ettiği için  "düşman” diye ifade ettiğimiz tembelliğin farklı türlerini incelememiz gerekir. Zaman hızla akıp gidiyor. Birçok öğrencinin sahip olmadığı için yakındığı hususları yazılmıştır. Gerçek şu ki kararlı bir iradenin karşısında ancak devamlı bir güç durabilir. Tutkularımız ise doğası gereği geçicidir; ne kadar şiddetli olursa bir o kadar kısa sürer. Takıntı haline gelen ihtiraslar haricinde tutkuların sık oluşu düzenli bir çabanın yerini tutabilecekleri anlamına gelmez? Yazarın söylediği gibi “birçok insan aklını en az şekilde kullanarak hayattan gelip geçer”. Tıpkı bir saat misali aynı hareketlerin tekrar edildiği, yeteneklerinin yavaş yavaş köreldiği bir iş olsun; yeter ki beynini yormasın, çok zorlanması gerekmesin Başlangıçta gayret sarf etmeyi gerektiren işler zamanla alışkanlığa dönüşür. Avukatlık, hâkimlik, doktorluk, profesörlük var olan bilgilerle idare edilen mesleklerdendir. Yıldan yıla harcanan çaba ve aklını kullanma fırsatları azalır Gençte en çok rastlanan zaaf uyuşukluk ve “canım istemiyor” durumudur. Bu kişi saatlerce uyur. Uyuşuk vaziyette uyanır. Hâlsiz, tepkisiz, esnemelerle yavaş yavaş elini yüzünü yıkar. İşle alakası yoktur, hiçbir şeye ilgi duymaz. Her şeyi yavaşça, neşesiz ve isteksizce yapar. Tembelliği, uyuşukluğu yüzünden okunur. Bakışları anlamsız ve dalgındır . Hareketlerinde itinasız ve dikkatsizdir. Araplar büyük bir imparatorluk kurdular ama korumayı başaramadılar. Çünkü ülke yönetimi için gerekli olan düzeni, yolları, okulları ve sanayii kuramadılar. Aynı şekilde, tüm tembel öğrenciler, sınavların yaklaşmasıyla kırbaçlanmış gibi çalışırlar.Oysa eksik olan aylarca ve yıllarca az ama düzenli çalışmadır. Birçok öğrenci koşuşturmacaya üniversitede de aynen devam eder. Hatta daha hızlı. Ek olarak modern hayat şartları ruh dünyamızı yok etmeye ve zihnimizi meşgul etmeye gayret eder. İletişimin kolaylaşması, seyahat sıklığı, gezme alışkanlığı düşüncelerimizi dağıtmaya sebep olur. Okumaya zaman bile bulamayız. Coşkulu ama bir o kadar da boş bir hayat yaşıyoruz. Peki bunca dikkat dağıtan olay karşısında eğitim sistemimizin vasatlığı da göz önünde bulundurulursa bu durumdan nasıl kurtulmalıyız? Ayrıca bizi bu hâlden çıkaracak olan irade terbiyesine eğitim sistemimizde yer verilmemesi de ne acı değil mi? İrademizi güçlendirmek için yapılması gerekenleri yapmıyoruz. Beynimizi depolamakla meşgulüz. Zihnimizi çalıştırırken irademizden de istifade edeceğimiz için onu beslememiz gerek. Ne gariptir ki söylediklerimize herkes içinden katılıyor. Herkes isteksizlik ve boş düşüncelerle dolu davranışlar arasındaki dengesizlikten şikayetçi. Ancak henüz eğitimde irade terbiyesini ele alan bir kitap yayımlanmamıştır. Üniversite hocalarının henüz el atmadığı bu konuda gençler de kişisel olarak ne yapacağını bilmiyor Her ne kadar eğitim müfredatımız gençlerin iradesini ihmal etse de kuşkusuz bizi değerli kılan irademizdir. Zira zayıf iradeli birisine kimse güvenmek istemez. Ayrıca çalışmak için harcadığımız çaba irademizin ne oranda güçlü olduğunu gösterir. Uzun soluklu bir işi isteksiz olarak, sevmeden yapmak, baştan kaybetmek anlamına gelir. Başarmak için işine saygı duyman gerekir. Bakarsan bağ olur ve büyür. Psikoloji kurallarını da düzgün bir biçimde kullanırsanız, sapasağlam bir karara dönüşür. Elinizdeki kitap, gençlerdeki küçük de olsa bu arzuyu alıp çıkarmaya yardımcı olmayı, çalışma isteğinin uzun soluklu, düzenli ve nihayetinde kalıcı bir huya dönüşmesini amaçlamaktadır İhtiras insanın kendini kaybetmesine neden olmaz mı? İhtiras, insanda hayvani dürtülerin coşmasına, gözün kör olmasına, beynin kararmasına sebep olur. İnsanlığımızı, gururumuzu, benliğimizi bizden alır; devam ettiği sürece hayvanlar gibi oluruz Akıl boş kaldığındahayaller işlemeye başlar ve dürtüler yerleşir. Dikkat yoğunlaştıkça alevlendirir, güçlendirir Yirmili yaşlarda kendini beğenmiş tiplein düşüncelerine uymaya kalkarlar. Yani içi boşama kanaat lideri olan arkadaşlara uyum sağlamak zorundadır. Bunların güçsüz karakterleri de etkileme gibi bir özellikleri vardır. Yanlarına gelenlerin hayatlarını etkilerler Sadece kendi başlarına kalsalar, bu kadar ahlâksızlığa yeltenmezlerdi” diye düşünür. Aynı şekilde bu gençlerin mutlulukla içi boş bir parıldamadır. Tıpkı karanlıkta belli belirsiz yanan ile çürük odun gibi olduğunu söyler aynı yazar Genç, dünyayı fiziksel olarak öğrense bile hem bilgi ve becerileriyle kendisi arasına hem de aklıyla toplum arasına bir anda perde inmiş gibi olur. Ergenlik baş gösterince belirsiz hayaller, boşa giden büyük atılımlar, aklını başından alan gençlik çağları devreye girer. Kendine hâkim olması gereken yaşlarda ruhunu aşk sarar. Yazık ona ki Avrupa'nın veya Amerika’nın herhangi bir üniversitesinde desteksiz, tamamıyla başıboş, bir akıl hocası da olmadan etrafını saran kalın atmosfer tabakasını kırmaya mecali olmaz. Aklı başından gitmiş gibidir, kendini toparlamakta zorlanir, etrafındakiler tarafından yönetilir. Kesinle okunmaya değer bir kitap
İrade Terbiyesi
İrade TerbiyesiJules Payot · Ediz Yayınevi · 201828,9bin okunma
··
360 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.