Sağduyu Bilim ve KuşkuculukYüzyıllardır süregelen hakikat sorununun günümüze kadar olan süreçte geçirdiği
evrimlerin ve incelememizde de bolca kullandığımız üzere ödenen bedellerin neler olduğunu gördük. Bugün baktığımız yerden de bu savaşın bitmediğini ve doğru bilginin mümkünlüğü hakkında açıkça bir şey söyleyemediğimizi görüyoruz. Kolay da bitmeyecektir çünkü bilgi arayışının tamamlayıcısı kuşkudur. Her zaman ve her yerde (zamansal ve uzamsal)geçerli ve katiyen değişmeyecek olan bilgileri kabul etmemiz durumunda bilimin de hiçbir şey üretmediği sonucuna ulaşırız. Bu sonuç ise bilimi anlamsızlaştırır. Bilimsel gelişmeler mutlak bilginin olanaksızlığını her seferinde daha net göstermiştir. Karl Popper’ın yanlışlanabilirlik
ilkesinin de doğrulamanın bir alternatifi olarak düşünmekte bir sakınca görmüyorum. Çünkü yanlışlamanın da aynı şekilde gerekçelendirilmesi gerektiği gibi yaptığı inanç ayrımı da tatmin edici değildir. Popper’ın düşüncesinin bilimde kullanılabileceği bir dönemde ortaya atılmış olması bizleri bir çok şeyden mahrum bırakabilirdi. Onlarca doğrulayıcının bulunduğu bir kuramın tek bir yanlışlama ile çöpe atılması fikri bizleri bir adım öteye götüremezdi.
Üstelik kuşkucunun belirttiği sonsuz geri gidiş yanlışlanabilirlik ilkesi için de geçerlidir. Kuramı yanlışlayan gerekçenin açıklanması, açıklanırken yapılan açıklamanın da yine açıklanması gerekmektedir. Mantık için hiçbir şeyin doğrulanmasının mümkün olmadığını gördük. Aynı nedenler yanlışlama içinde geçerlidir.Bir kuramın doğru olup olmadığının bilinemeyeceğini savunan Popper, kuramların ancak biçimsel açıdan sınanabileceğini düşünüyordu. Biçimsel mantığa dayanılarak herhangi bir önermenin kesin olarak kanıtlanmasının ya da çürütülmesinin olanaklı olmadığını kabul ediyordu. Bu sorunu yöntemsel bir kararla ve inanç yardımıyla çözme kararı verdi. Bunun ne kadar tatmin edici olduğu ortadadır. Newton yasaları bugün hala kullanılmaktadır ve Popper’ın gözlükleriyle baktığımızda Newton’ın çoktan çöpe atılması gerekirdi. Yani yanlışlanabilirlik pratikte çok da işe yarar bir yöntem değildir. Kısaca özetlemek gerekirse bu sonuç Popperci değildir ve düşünceleri aynı görüşü paylaşanlar tarafından revize edilmelidir çünkü yanlışlanabilirlik ilkesiyle elbette bir çok şeyin anlaşılabilir fakat tek ve kesin bilimsel bir yöntem olarak düşünülemez.