Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

680 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Büyüyünce küçük bir çocuk olmak istiyorum!
"İnsan dediğin maddeydi. Pencereden atsan düşerdi. Ateşe verirsen yanardı. Gömersen, diğer çöp türleri gibi o da çürürdü. Ruh gittiğinde, insan çöpten başka bir şey değildi." Bazı kitapları ya seversiniz ya da nefret edersiniz, ortası yoktur, Madde 22 bu kitaplardan biri. Kitabın, ayrı hikayeleri olan çok sayıda karakterle ilerleyen, roman okumaya alışık standart okuyucu için takip edilmesi biraz zahmetli, enteresan bir kurgusu var. Ama bir o kadar da çarpıcı, komik, düşündürücü, hayranlık uyandırıcı... İnsanın kafası karışıyor değil mi, kesinlikle haklısınız. Olaylar, 2. Dünya Savaşı’nın en civcivli dönemlerinde Akdeniz’de bir adaya konuşlanmış Amerikan hava üssünde geçiyor. Masmavi bir denizin kıyısında, güneşli açık bir gökyüzünün altında savaşın dışındaymış gibi yaşayan, hepsi birbirinden enteresan çok sayıda subay ve asker… Denizin mavisine uzanıp gözlerini rüzgarın bulutlarda çizdiği resimlerde masumca dinlendirirken yapılan anonsla koşarak üsse dönen, uçaklarına atlayan, ölmeyi ve öldürmeyi düşünmemeye çalışarak bombalar atan, şansları varsa üsse dönüp yemek yiyen ve hala aynı kişi olmayı umarak az önce çıktıkları denize giren, anlamsızlığın kucağındaki insanlar: “Ona öldürmemesi gerektiğini söylemişlerdi ve o da öldürmemişti, ta ki orduya girene kadar. Sonra ona öldürmesini söylemişlerdi ve o da öldürmüştü.” “Bir savaşın ortasında olduğumuzu biliyorum. Bizim o savaşı kazanmamız için bir sürü insanın sıkıntı çekmek zorunda olduğunu da biliyorum. Ama neden ben onlardan biri olayım ki?” diyen bir adamın, hiç tanımadığı binlerce kişi tarafından öldürülmek istendiği için kızgın olan bombardıman subayı Yossarian’ın hikayesi bu; sorunu ise askerlik görevini bitirmesi için gereken uçuş sayısının her geçen gün artması. Tek dileği var: Bir daha bombardıman uçuşuna çıkmamak. İkna edici bir gerekçesi de var; ölmek istemiyor, ölümden korkuyor. “Ölmüş biri için savaşı kimin kazandığının önemi yok” diyor; milletin onun hakkında ne düşündüğünü hiç umursamıyor, korkak denilmesi falan önemli değil; üstelik korkuyla mücadele de etmiyor, bu saçma savaşın içinde onu ölümden koruyabilecek tek şeyin korku duygusu olduğunu biliyor. Görevini bitirip evine dönmek istiyor, aslında görevini tamamlaması için çıkması gereken 4 uçuşu kalmış ama general olmayı isteyen Albay Catchart subayların katılmaları gereken uçuş sayısını sürekli artırdığı için umudunu kaybetmiş. Nihayetinde bir gün “Öldürülmektense ölürüm daha iyi” diyor ve tam ortasında durduğu savaşın parçası olmamaya, ölmemeye, öldürmemeye yemin eden adamın absürt macerası başlıyor. - Komünist olduğundan bu kadar emin olmanızı sağlayan nedir? - Biz onu komünistlikle suçlamaya başlayana kadar adamın inkar ettiğini duymadın değil mi? Sadakat yeminlerimizi imzaladığını da görmedin. - İmzalamasına izin vermiyorsunuz ki! - Elbette vermeyiz. Delirttiği insanlara madalyalar veren, utanması gereken şeyler hakkında böbürlenen bu saçma savaştan kurtulmak için türlü yollar deneyen kahramanımız Madde 22 diye bir şey duyuyor; namıdiğer “delilik maddesi”. Savaş sırasında delirdiği kanıtlananların uçuşa göndermeyeceğine dair bir madde. “Madde 22’ye göre; aklı başında bir insanın yapması gereken tek şey, gerçek ve yakın tehlikeler karşısında, kendi güvenliğiyle yakından ilgilenmesidir. Daha fazla bombardıman uçuşuna çıkmak isteyen bu maddeye göre deli sayılır zira kendi güvenliğini düşünmüyordur. Görevden alınması için bir tek şey yapması gerekir: Deli olduğunu söyleyerek yer görevine verilmeyi istemek. Ancak bu istekte bulunduğu an, (kendi iyiliğini düşünmeye başladığı için) deliliği geçmiş olur ve dolayısıyla görev uçuşuna çıkması gerekir. O halde; bir subay daha sık görev uçuşuna çıkmayı isterse deli, istemezse akıllı olacaktır. Uçarsa deli demektir ve artık uçmak zorunda değildir; deli olduğunu söylerse aklı başındadır ve uçmak zorundadır. Madde 22’nin akıllara durgunluk verecek kadar basit açmazı karşısında Yossarian afallamıştı. Uzunca bir ıslık öttürdü. 'Bu Madde 22 amma da esaslı bir maddeymiş' dedi.” Her çağa, en çok da bu çağa söyleyecek sözü olan, insanları hem kurban hem suçlu haline getiren bir savaşın ekseninde, kendinden öncekilerden miras kalan anlamsız zinciri kırmaya çalışmayanlarla, bürokratik saçmalıklarla, sistemdeki defolarla, insanların zaaflarıyla dalga geçen, savaşın kendisi kadar absürt bir kara komedi Madde 22. Kendinizi mahrum bırakmayın. - Madde 22'yi bize göstermelerine gerek yok, diye yanıt verdi yaşlı kadın. Bazı maddeler göstermek zorunda olmadıklarını söylüyor. - Hangi madde söylüyor bunu? - Madde 22.
Madde 22
Madde 22Joseph Heller · İthaki Yayınları · 2017530 okunma
·
153 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.