Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

533 syf.
10/10 puan verdi
·
32 günde okudu
Taedium Vitae
Sanırım bu kitapla ilgili şimdiye kadar hiç yazmadığım gibi bir şeyler karalamam gerekiyor. Kitabı incelemek gibi bir halin içerisinde değilim, becerebileceğimi de sanmıyorum, kitabın bana nasıl dokunduğunu anlatmaya çalışacağım sadece, kendime not olsun. Bundan yaklaşık 1.5 ay kadar önce dünyanın en kötü gecelerinden birisini yaşadım. Belirli bir şey olmadı, gece göğsümde korkunç bir ağrıyla uyandım ve bütün gece boyunca kendime gelemedim. Kuyum ne kadar derinmiş, ne kadar karanlıkmış, onu gördüm o gece. Aklımdan tek bir şey geçiyordu; "Bu karanlıktan beni ancak ölüm çıkarır, kendimi hemen yok etmeliyim, nasıl yapacağım?" Dünyadaki 28. yılımın sonuna yaklaştım, kendimi öldürme fikri ilk defa aklımdan geçmiyordu. Ama şimdiye kadar hiç gerçekten yapmam gerektiğini düşünmemiştim. Ama bunu büyük bir üzgünlük, çaresizlik ve mutsuzlukla düşünmüyordum. Gecem o kadar karanlıktı ki sanki bunun doğal sonucu hayatımı kendi ellerimle sonlandırmaktı, düşüncelerimin doğal akışı oraya kaydı sadece. Sabah doğmaya ve yıldızlar kaybolmaya başladığında yaklaşık 5 saattir göğsümde taşıdığım ağrı büyümüş, bütün kemiklerimin üzerine oturan ve hepsini parçalayacak güce sahip dev bir kayaya dönüşmüşmüştü. Ya gerçekten kendimi yok edecektim o gece ve güneşin tepeye çıkışını göremeyecektim ya da bu karanlığı biraz da olsa dağıtacak bir şey yapacak kendimi yok etme planını biraz da olsa erteleyecektim. Aklıma çok sevdiğim bir arkadaşımı aramak geldi, aradım ve hemen açtı. "Sanırım kendimi öldüreceğim" dedim, o da beni uzun bir konuşmanın ardından bu fikirden uzaklaştırdı. Ertesi gece bir şey dinlemem ya da bir şey okumam gerekiyordu, kafamı tekrar o karanlık derinliklerin içerisine kapatmayacak bir şey. İşte tam böyle bir anın içerisinde yolum Kayra ve Kinyas'la kesişti. Kayra kendi zihninin ölümü için gün saydıkça, anlattıkça, araba sürdükçe, yürüdükçe ben karanlığımı sayfaların arasına bölüştürdüm. Kinyas içindeki öfkeyi ve hüznü son kırıntısına kadar taşıdıkça, kendine zarar verdikçe, dövmelerini saydıkça ben aklımın ortasına çapa atmış o düşünceden yavaş yavaş uzaklaşmaya başladım. Kinyas, kendi eliyle kendine çektirdiği bütün acılara, sıkıntılara, akıttığı bütün kana ve karanlığa rağmen Kayra için şunları karalayabildi; "Ve artık bilmesinin zamanı geldi! Gözlerini açmalı. Nefsine sahip çıkmasının zamanı geldi. Hayat reddedemeyeceği kadar güzel ve gerçek. Bu hayatta umut, sevgi, dostluk, insanlık var! Ölümse boş bir kağıt! Kayra, yolculuğunun parçaladığı hayatını toplayıp geri dönmelisin. Çünkü burada her şey var!... Her şey var." *** Kitabı ilk kez açtığım ve son kez kapattığım andaki göğüs kafesimin üzerindeki ağırlıklar ve kafamın içerisinde konuşan sesler arasında kocaman bir uçurum var. Öncei içimdeki her şeyin birikip üst üste yığıldığı uçurumun kenarından aşağıya bakıyordum. Artık uçurumun arkamda bırakıp yürümeye devam etmem gerektiğine inandığım tarafındayım. Artık Kayra'yı anlıyorum, Kinyas'ı anlıyorum ve kendimi anlamaya çalışıyorum. Çünkü hayat reddedemeyeceğim kadar güzel, sanırım.
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202227,1bin okunma
··
119 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.