Gönderi

Sinan'ın eserlerinden, Süleymaniye'yi, Ayasofya ile mukayese etme arzusu, daima sanat tarihçilerini meşgul etmiştir. Halbuki bu mabet iç görünüşü itibariyle tetkik edilirse, Osmanlı mimarisinden en esaslı ayrılık noktasını bulmak mümkündür. Bu Bizans yapısı, iç görünüşünde uzunlamasına bir tesir yaratmaktadır. Halbuki esas plân kare üzerinedir. Ancak batı ve doğu kemerlerini taşıyan sütunların, iki galeri halinde üstüste yapılmış olmasından bu kısım duvar hissini vererek dikdörtgen gibi görünür. İşte bu, iç görünüş, Türk İslâm camilerinde yoktur. Sinan devri yapılarında, bilhassa Edirne'deki Selimiye ile tamamen bir kare içinde, büyük kubbenin bütün hasmetini hissettiren bir tarzda tahakkuk ettirmiştir. Sinan'ın kubbe inşaatında o zamanki teknik imkânlarla gösterdiği yüksek sanat kudretine, hayran olmamak elde değildir.Çünkü insan o binaya girdiği vakit, haşmetli kubbenin altında, destek kısımlarına dikkati çekilmeden, sadece başını saran geniş ahenkli yuvarlaklığın boşlukta imiş gibi, doğrudan doğruya ilâhi tesiri altında kalır.
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.