Gönderi

Nazlı ise her fırsatta okurdu. Genellikle kendine yarattığı işlerle ve herkesin hayatını programlamakla meşgul olduğundan, bu kadar çok şeyi okumaya nasıl vakit ayırdığını anlamaya çalıştı. Birlikte yaptıkları uzun yolculuklara mutlaka bir kitapla gelir, saatler süren uçuşların tamamında Ömer ile sohbet etmek yerine elindekine gömülürdü. Son yaptıkları Uzakdoğu seyahatinde Ömer uçakta neredeyse arıza çıkartacaktı. O gün kendini yol boyu çok yalnız hissetmişti. Muhtemelen kafayı yemiş bir Amerikalı'nın sözde Tanrı'yla yazışmalarını yanı başında çıt çıkartmadan soluksuz okumuş. kitabı elindeki kırmızı kalemle karalama tahtasına döndürmüş, ara ara kaşıyla, gözüyle satırlarla konuşmuştu. Hafızası onu yine yanıltmıyorsa, en çok reenkarnasyon bölümünden etkilenmişti. Zaman zaman kafasını kaldırıp sonu gelmez cümlelerden oluşan pasajları Ömer'e okuduysa da, o bu manasız konudan hiçbir şey anlamamış. sonunda sıkıntıdan vurup kafayı uyumuştu.
·
122 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.