Bir Cuma sabahı Cemile hatun kalktı ve sabah namazı için abdest aldı. Sobanın üzerine akşamdan bakır ibrikleri koyuyordu.
Sahah namaza kalkinca su sıcak olmasa da ılık oluyordu
Cemile hatun ibriklere bakti birisi yerinde değildi. Demek ki anam kalktı da ben duymadım" diye düşündü.
Cemile hatun Nilüfer ile bir odada, Altun hatun ise onlara bitişik yan odada yatıyordu.
Abdestini aldı, namazını kıldı, aradan bir süre daha geçti.Sobayı yaktı, baktı hala gelen yok, yan odaya geçti baktı ki kayınvalidesi secdeye kapanmış duruyor. Hemen yanına koştu içinden
Eyvahlar olsun, yoksa öldü mü?" diye düşündü.
Seccadenin üzerinde Altun hatun secdeye kapanmış yüzünde
gülümseme ile ahirete sessizce uçup gitmişti
O anda tüm dünya tüm dünya başına yıkıldı,dünya ile bağlantısı koptu.
"Anam, anam eyvahlar olsun anam!" diye haykırmaya başladı
Anasının sesine uyanan Nilüfer koştu. Ninesi seccadenin üstünde hareketsiz duruyor, anası da onun yanında diz çökmüş ağlıyordu. Nilüfer çok küçük yaşından beri ölüm ve vefat sözcükleri
arasında büyümüştü. Evden en son emmi ve karısının cenazesi çıkmıştı fakat ninesinin öleceği hiç aklına gelmemişti. Beyaz namaz başörtüsü ninesinin zayıf bedenini örtmüştü. Üzerindeki kırık
beyaz el dokuma gecelik ile kendiliğinden
kefenini giymiş gibi gözüküyordu.
Sonradan Cemile hatunun dediğine göre ninesio sabah en yeni giysilerini giymiş ve namaza öyle başlamıştı
Demek ki vaktinin geldiğini hissetmiş ve kendince bu yolculuğa temiz giysilerini giyerek hazırlanmıştı.