Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
33 saatte okudu
Metin Arditi, anılarında Sophokles’in Kral Oidipus’u, Shakespeare’in Hamlet’i, Turgenyev’in Babalar ve Oğullar kitabı, Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşleri, Kafka’nın “Babama Mektup” ve daha birçok eserde yer alan baba-oğul çatışmasını yazıyor. İstanbul’da yaşayan Yahudi bir ailenin oğlu Arditi. Babası tarafından henüz yedi yaşındayken İsviçre yakınlarında bir yatılı okula gönderiliyor. Bu yüzden ona olan öfkesi hiç dinmiyor. Aslında babası onun iyi bir eğitim almasını ve İstanbul’daki burjuva ailelerin şımarık çocuklarından farklı olmasını istiyor. Fakat oğlunun gerçek ihtiyacının sevgi olduğunu, o yaştaki bir çocuğun anne kucağından, baba ocağından uzaklaştırılmasının yaratacağı travmayı düşünemiyor. Arditi, on bir yıl süresince İstanbul’a sadece bir kez gelebiliyor. Çok başarılı bir öğrencilik hayatı geçiriyor. Maddi sorun yaşamadan eğitimini tamamlıyor. Atom fiziği ve işletme eğitimi alıyor. Babasının istediği başarıya sahip oluyor fakat ruhunda açılan yaraları bir türlü iyileştiremiyor. Noel ve Paskalya tatillerini ailesinden uzakta, yatılı okulun soğuk duvarlarındaki resimlere bakarak geçirdiği günleri unutamıyor. Okul sıralarında trafik kazası geçiriyor. Yatılı okul yıllarının en mutlu anı “Hastanede geçirdiğim aydı.” diyor. Çünkü o dönemde anne ve babası yanında oluyor. Sevgisizlik, yalnızlık ve hesaplaşmayla kapalı kapılar ardında geçen yılları hatırladığında babasını mezarında tersyüz edecek kadar ona öfke duyuyor. Bir yandan babayı büyük problemlerin müsebbibi olarak düşünürken öte yandan da herkesin hayranlık duyduğu bu zeki adamı rehberi olarak görüyor. “Sözlerin bana yol gösterdi.” diyor. Onun “Kitaplar başka” sözünü hayat felsefesi olarak benimsiyor ve böylelikle kaleminden dökülenler bizlere ulaşıyor.
Babam Omuzlarımda
Babam OmuzlarımdaMetin Arditi · Yapı Kredi Yayınları · 202128 okunma
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.