Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ölümün başına birçok sıfat eklenebilir. Elhak bu sıfatların hepsinin hakikatten payı vardır. Ölümün başına eklenen her sıfat ölüme bakış açısını verir. Bu, ölümün hayatımıza indiği açının aynısıdır. Ağızların tadını bozan ölüm... Hangi ölüm hayatın seyrini bozmaz, ağızların tadını kaçırmaz ki? Ölüm hayattan ayrılıştır ama bazen ölüler, ölümleriyle girer hayatımıza. İsmini bilmediğimiz bir ölü, ölümün mümessili olarak tesir eder hayatımızın hayatla dolu bir anına. Hiç tanımadığımız bir ölünün iştirak ettiğimiz cenaze namazında getirdiğimiz tekbirler hayatın ve ölümün, hayatımızın ve ölümümüzün Rabbini hatırlatır bize. Kendi ölümümüze dair bir rabıtanın hatırasıyla ayrılırız tabutun başından. Bazen naftalin kokusuyla hatırlarız ölümü. Ben dedemin kefenlenmiş bedenini kesif gül suyu kokusuyla hatırlıyorum. Ne kadar zaman gül kokusunu ölümle irtibatlandırdı zihnim bilmiyorum. Gülün kokusunda hayatı zevk etmek varken, ben ölümü keşfettim uzun bir süre. Kefen elbette beyaz ve kokusuz ama ölüme bir koku mutlaka eşlik ediyor. Bir kokuyla ölüm bir süre güzergâh çiziyor bize. Rabıta-i mevt.. Bir ölüm rüyasının tabiri. Hep aceleci ölüme dair cümlelerim. Hep sessizce kefene bürünüyor ölümün imlâsı. Ölümün lügatinden seçmek zor kelimeleri. Safer Efendi "Ölmesini bilmeyenin yaşamaya hakkı yoktur." der. Nasıl öleceğimizi öğretmediler bize. Nasıl yaşayacağımız ise muamma. Nasıl ölünür? Yaşayarak elbette. Kendi ölümümün sâf-dîl mihmandârıyım ben. Yaşarayak ölüyorum ve ölerek yaşıyorum. Ama istediğim gibi değil. Ağzımın tadını bozdu ölüm. Şöyle bir not almışım kendime geçen yıl: Bir tabut telvesidir ölüm Falında ahiretin ahvali okunur
··
311 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.