Yağmur ne yapıp edip yolunu buluyor
İnsanlarda bazen öyleydi...
Çayımı demliyordumd içim geçe geçe
İnsanlar ne yapıp edip bu ara sokaklardan yine geçiyorlardı
Kendi hâllerinde birazda hatra kalır yorgunluk...
Gizlemeyedikleri özlemleri...
Kediler ne yapıp edip o eski binalardan
Geçmiş acıların açamadığı kapıları aralıyorlar
Benim kendi acılarıma gizlenmiş yüzüm
Ne çok özendi o kuşlar gibi defolup gitmeye şu ömürden
Sadece düşündüğümle, beklediğimle basiti basitinden geçti hayatım
Şuan bir sigara daha yakılır...
Yolu yarılamışım belki yaşla belki de saçıma düşen akla
Hep buna sığınmışım bambaşka...
Saatimde evet o yeni boyattığım duvarda asılı antika saatimde
Kaç saat sonra öleceğimin detaylı habercisi
Bugün yarın canımın hayına da düşer İstanbul...
Henüz özgünlüğünün bir yarısında duvarda asılı o eski anılara ağlarken...
Yağmurları susturuyorlar insanlar gibi
İnsandan insanı kayırıyorlar
Saat 22:00 oldu günlerden Cuma...
Bu bana bir yerden bir yerden tanıdık geliyordu
Mahalle başında durdurulan taksinin arka koltuğunda
Halkalı Borusan Sanayisi yakınlarında bir kurşuna vedanın sözüydü bu...
Ölümü yağmurla susturdular...
AYKUT BARIŞ ÇELİK