Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ahmet Rasim’den İstanbul’u Okumak… Bir güz akşamı insanın içini yakan, içini ürperten bir rüzgar esiverir aniden İstanbul’da. Hava yavaşça aydınlığını yitirir, yerini kurşun gibi bir gök alır, ardından kararır iyice…Telaşlı İstanbul trafiği akmaya çalışır, cılızlaşır saatler ilerledikçe. Gece yüzünü gösterir bir başka aleme dalar akşamcılar… Bir yerlerden müzik sesleri işitilmeye başlar. Fasıllar, kahkahalar, kavgalar, bir sarhoşun inlemesi, siren sesleri vurur yüzünüze… İstanbul ağırdan Dumalı bir hal alır…Kafalar bulutludur, hüzün ve sevinç yer değiştirerek düşer yüreğe! Bilenler bilir. Galata’dan ilerlerken Taksim’e doğru, aniden Ahmet Rasim düşer akla…Ahmet Rasim her daim İstanbul’un cilveli kentin ışıltısını, yalnızlığını, yükünü, ağrısını anlatır. Çoğu zaman hangi kentte yaşadığımızı unutur, günlük yaşamın buğultusunda kaybolup gideriz. Ya da öyle yaşamlar çıkar ki önümüze, bu koca kentte yalnız o insanlar yaşıyor sanırız. Değişen bir kentin yaşamı değildir, aslında toplumsal bir çöküntünün dışa vurumudur. İstanbul’u unutuverir, herhangi bir yermiş gibi algılamaya başlarız. Oysa bu topraklarda ne uygarlık yeşermiş, ne sevdalar yaşanmış, kimler gelmiş, kimler geçmiştir… İşte Ahmet Rasim bize anımsatır bu yaşantıları, yitirdiğimiz duyarlılıkları ve inceden davet eder İstanbullu olmaya… Kuşku yok ki büyük kentler, renkli çehreleri, halkının çeşitliliği ile ve herkese yer vermesiyle anlamlıdır. Farklılığın çoğulluğun zenginleştirildiği yerlerdir büyük kentler. Hele ki İstanbul gibi kıtaları birleştiren, uygarlıklar arasına bir köprü görevi gören bir kent ayrıca değerlidir, sürprizlidir. Böyle bir kenttin gettoları olur, kendi kimliğini korumaya çalışan azınlıkları olur, müzeleri olur benzersiz denizi, lezzetli balıkları, görkemli manzarası olur. Farklı bir bakış ister sizden İstanbul, farklı bir sevgi ve en önemlisi de direnç ve özen! Bedeli vardır istanbul’da yaşamanın ve keyfine varmak için bir öğretisi bulunur. Eğer işitmeye gönlünüz varsa duyarsınız sesini… Yahya Kemal’in şiirinde ışıldar İstanbul,Tanpınar’ın romanında, Münir Nurettin’in bestesinde…Sayısız aşkı tanımıştır yüreğinde ve çoklarını da kendine aşık etmiştir. Göğünde taşıdığı pırıltılı yıldızıyla, sonsuza başını diken minareleriyle ve en önemlisi sabah sıraya giren emekçileriyle dolu dolu bir kenttir. İşte bu kentin yüzlerini, 19. yüzyıl sonralarını, 20. yüzyıl başlarını anlatır bize Ahmet Rasim. Bir kent en iyi yaşantılarının izi sürülerek algılanabilir. Yazık ki Ahmet Rasim pek sık gelmiyor gündeme. Oysa bıraktığı benzersiz kaynaklarıyla çok önemlidir. Halka yakın, cilveli, eğlenceli diliyle anlatır öykülerini. Yaşamlardan çıkan, gerçek öykülerdir bunlar. Yapıtlarındaki ince saptamaları, işaret ettiği konu ve kişiler bize eski İstanbul’u İstanbulluyu betimler iyice. Belki Türk yazısında benzeri olmayan bir çalışmadır Dünkü İstanbul’da Hovardalık. Bir gece yaşamı belgesidir. Hürmüz’ün evi, Beyoğlu meyhaneleri, karnavallar, güzeller güzeli Eleni, Ermeni’si, Rum’u, Yahudi’si, incesazı, maskaraları, Ramazan eğlenceleri, kabadayıları, Arap bacıları hep bulursunuz içinde. Günler süren göz süzmeler, aşktan ince hastalığa tutulanlar, gece baskıları, jurnalciler, gizli içilen bir kadehin tadı taşar satırlardan. Bir şehri yaşamak, anlamak için öteki yüzünü de bilmek gerekir.; güzel süslerle, inceden alayla anlatır Ahmet Rasim. Meyhaneci Hiristo dostunuzdur, perukar(Berber) size eşlik eder, uykusuz geçen gecelere beraber katlanırsınız. Beyaz tenli, nur yüzlü dilberin yüzünü bir kerecik görmek için çıkarsınız İstanbul’un meşhur yokuşlarını. Baskınlar yaşarsınız, felaket tellalı imamları görürsünüz, kadınların entrikalarına şahit olursunuz ve bir keyif nargilesi de siz tüttürmek istersiniz aniden… İstanbul’u yaşamak güzeldir. Höpürdeterek içtiğiniz kahvenin tadı bir başkadır, dinlediğiniz kantonun sesi… Ahmet Rasim dost olur, eşlik eder size İstanbul’da. Ahmet Rasim Darüşşafaka’daki uzun öğrencilik yıllarını, çok sevdiği annesi sayesinde tanıdığı eski İstanbul kadınlarını, Babıali’nin bütün yüzlerini ortaya koyar. Keskin gözlem gücü sayesinde İstanbul’un tüm renklerini taşır kitaplarına. Bu günün okuru için Gecelerim ve Falaka, Ramazan Karşılaması, Ciddiyet ve Mizah ve en önemlisi Dünkü İstanbul’da Hovardalık bir hazinedir.
Sayfa 213Kitabı okudu
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.