Fazlasıyla keyif alıyorum böyle vakit geçirmek niyetiyle elime aldığım kitapların hazine çıkmasından; cevheri bol, pırıl pırıl parlamasından. Beklentiyle elime alıp okuduğum eserlerden daha keyif veriyor haliyle böylesi. Mevlana-Şems konulu kitaplar çok okumaktan geliyordu bu beklentisizlikte. Aynı konular, aynı satırlarla buluşma beklentisinden. Ferhat Atik katkısıyla keyif verici bir üslup olmuş. Şems-i Tebrizi'yi hepimiz biliriz. Kendisinin yazdığı bir kitap olmadığı için onu tarif edecek anlatacak kaynaklar kısıtlı, yok denebilir. İnsanların keyfince çizdiği bir profil olarak da hayat bulmuş olabilir ona atfedilen bazı sözlerle. Ortak varılan sonuca göre Allah aşkıyla yanan bir derviş; bilgi hazinesi geniş bir âlim, kalp gözü açık bir Veli.. Makalat adlı bir eserde Şems'e dair bilgiler, sözler yazılmış ve kimin derlediği de bilinmiyor. Kimileri Mevlânâ derken kimileri de Mevlânâ'nın oğlu olduğu görüşünde. Benim açımdan kimin olduğu tamamen ehemmiyetsiz. Bana kadar gelen bu dizelerin büyüsü, etkisi benim için kâfi. Şems'in on öğretisi başlığı altında verilen nasihatler bana yine ışıklı bir yol oldu.. Işıklı yollar ne de huzurludur. Nasıl da ihtiyacımız var.. Dürüst ol, dürüstlerle ol; Sabırlı ol, o en güzel dualardandır; Ne kadar bilsen; neyi bilsen de önce dinlemeyi bil; Sitemle, şikayetle kalbine gölge düşürme: "Şükretmesini bil!" İstemeyi bilmezsen alamazsın: "Allah isteyeni sever..." Çok sevdiğim bu hadisi şerifi hatırlattı bana: “Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin; hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar…” Acele etme; marifet kusurunu görmektir, tövbe kapısı hep açıktır ama sen yine de günahtan korun ve umutsuzluk mutsuzluk getirir.. "Umut bağladığın aslında Allah'tır.." umudunu yitirenin vay hâline!.. "Umut bulutunun yağış vakti elbet gelecektir..." Ne kadar bilsek de, ne kadar önceden okuduğumuz şeyler de olsa tekrar tekrar gönle temas edip iz bırakıcı satırlar var. Aralıklarla o temasa muhtacız üstelik. Bana ferahlık verdi. Coşkunluk verdi desem halimi abartmış olmam. Dünya telaşında kendimizin karanlığına hapsoluyoruz çoğu zaman. Işık lazım bize; aydınlık lazım. Rabbim hayatımızı bu üç ilmin ışığıyla aydınlatsın: "Zikreden dil, şükreden kalb, sabreden beden."