Gökhan Evliyaoğlu (1927-2011) Malatyalıdır. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nu bitirir. Almanya'da uygulamalı tecrübî psikoloji öğrenimi görür. Gazi Üniversitesi'nde İletişim Olgusunun Psikolojik Süreçleri konulu teziyle yüksek lisansını tamamlar. AP'den Balıkesir milletvekili seçilir (1961-1965). Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nde danışman ve yayınlar daire başkanlığı yapar (1970-1972). Başbakanlık Atom Enerji Komisyonu Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri (1072-1973), Almanya'da Eğitim Müşaviri ve Basın Ataşesi (1973-1981), Gazi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi (1983-1986) görevlerinde bulunur. Son Havadis (1960-1961) ve Yeni İstanbul (1961-1964) gazetelerinde yazarlık ve yöneticilik yapar. Düşünen Adam dergisini (1961-1965) ve Medeniyet Gazetesi'ni (1966-1969) çıkarır. Düşünen Adam (1988'den beri) ve Parlamenter dergileri (1992'den beri) elektronik dergi olarak yayınını sürdürmektedir. Şiir Kitapları: Dördüncü Cemre (1952), Konstantiniyye Kızılelması (1953), Filozofça Şiirler (1966), Kemalname (1982), Atatürk’e Sevgilerle (1982).
Deneme - İnceleme: Anadolu'nun İç Aydınlığı Yunus Emre (1963), Dil ve Edebiyat Sorunlarına Giriş (1971), Nerede Duruyoruz? (1971), Türk İktisat Tarihi (1972), Milliyetçiliğimizin Ön Hedefleri (1972), Konuşma Sanatı (1973), İletişim Psikolojisi (1987), Kitle İletişim Araçlarının Toplumsal Organizasyonu (1987).
Gökhan Evliyoğlu'nun dergideki ilk şiiri Kilim adını taşır. Şiir, Fethi Gemuhluoğlu'na ithaf edilmiştir. Kilimlerin, renkleri ve nakışlarıyla insanımızın özlemini, sevdasını, acısını, bütün bir hikayesini anlattığını dile getirir.
Sazınan, kızınan dillenir nakış,
Yeşere, yeşere tükenir akış.
Dağ yorgunu yolları, kınalanmış yaylası,
Kök boyası renklerden bir şıkıdım havası,
Sevdası var kiliminde bu memleketin.
Al-beni, al-beni açar gülleri,
Yol-beni, yol-beni güler gülleri,
Dersin ki: Ötem, bülbül olam ki
Dağın kartalına tutkunum diye
Dağdaki kuşlardan başka mıyım ki?
İstanbul'un Fethi Destanı'ndan başlıklı şiir, İstanbul'un fethini ve Fatih'i konu alır. Sonradan Kostantiniyye adıyla kitaplaşacak olan şiirlerden bir bölümdür.
Devirlerden bir köhne devirdi devrilen Bizans duvarlarında.
Tunç miğferlerin taştan taşa çarpan sesiydi
Çanlarda felâket felâket büyüyen.
Ruhtan yana, imandan yana bir nebze harç yok
Kanun ve kanun üzre yücelen kalelerde.
Ne top, ne de mancınıktı deviren kapıları
Müslüman Türk'ün sesiydi kelime-i tevhit ile
Tekbir ile surları aşan,
Ve harap vicdanlarda adâlet adâlet büyüyen.
Serden Geçiş Serdengeçti'nin son sayısında yayımlanır:
Karar verinceye kadar senindir bu baş,
Sonra heyecan adam olursun.
Mücadeleden gayrı düşünceler ağır gelir,
Dirseklerin çakılı kalır masa başında.
Avuçlarında çarpan şakaklar senin değildir
Parmakların midir sanırsın dağıtan saçlarını?
Şöyle kavga havasında bayraklara karışan.
Büyük karara kadar senindir bu baş,
Kalpak giymişliği, göklere değmişliği vardır,
Kurbanlık diye süslenmişliği vardır ipek puşularla.
Azmi kurşun yarası sakladı sıhhiyeden
Şehit yazılı gazi alınlarda enveriyeler.
Tulga da giymişti, güneşi taşırdı
Börk de yakışırdı çevresi bulut bulut.