Buradaki Türklere sunulan Müslümanlık özel bir türdü: Büyük bilginierin Müslümanlığı değil, halk arasında sevilen gezgin din adamlarının, çeşitli kültür düzeyindeki tüccarların ve sınırdaki askerlerin sunduğu bir Müslümanlıktı. Müslümanlığın temel ilkelerinden olduğu kadar çeşitli törelerden, büyülerden de söz edilmekteydi. Bu, birbiriyle çelişki halindeki, çeşitli mezheplerin Müslümanlığı da değildi. Ama her mezhep buralara kendi temsilcilerini göndermiş da olabilir. Ne var ki, bu dine yeni katılan Türklere sunulan Müslümanlık, mezhepler arasındaki başkalıkları anlamalarına ya da hangi inancın hangi mezhebe ait olduğunu bilebilmelerine olanak vermeyen, dinsiz komşularına karşı savaş açmış, evrensel ve ilkel bir Müslümanlıktı.