Servetifünun dönemi edebiyatçılarından olan Hüseyin Rahmi Gürpınar, bu akımdan bağımsız kalmış ve yazılarını toplum için yazmayı sürdürmüştür. Onun üslubunu ve içeriğini gördüğümüzde, tarzının daha çok Tanzimat Dönemi içeriklerine yatkın olduğunu anlarız. Her şeyden önce gözlemleri güçlüdür, yaşadığı dönemi ve çevresini çok iyi anlatır. İstanbul yaşamı, yozlaşma, şehrin yeni trendleri, kadın-erkek ilişkileri, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler, ahlak sık işlediği konulardandır. Döneminin Avrupalı romancılarını ve filozoflarını da takip eder. "Mürebbiye" adlı romanında da bu özelliklerini sürdürdüğünü görüyoruz. Takipçiliğinin yararıyla "Mürebbiye"de geniş bir coğrafyaya yayılıyor ve kurgusunu güçlendiriyor. Gürpınar, romanında "seks işçiliği" üzerinden Avrupa'nın minik bir portresini gözler önüne seriyor ve ahlak üzerinden sağlam eleştirileriyle kurgusunu güçlendiriyor. Batıdan gelen her şeyin iyi görülmesi algısını Mürebbiye Anjel üzerinden ustalıkla hicvediyor. Yalın, sürükleyici ve eğlenceli bir dil kullandığı romanı bir çırpıda keyifle okunuyor.
Roman, ana odağına Matmazel Anjel'i alıyor. Anjel, annesinin hiç tasvip etmediği kaderini yaşamak zorunda kalır ve seks işçisi olur. Romanda öyle güzel betimlenmiştir ki genç kadının talibi çok, işleri açıktır. Ancak bir gün annesi gibi hamile kalır ve baba belli değildir. Çocuğunun babasını kabul ettirebilmek için soylularla ve bir yazarla ilgili planlar kurar; lakin amacına ulaşamaz. Babasız çocuğunu doğurur; ancak gelecek planları için ayak bağı olunca çocuğunu annesine bırakır ve bir soylunun peşinden Osmanlı dönemi İstanbul'una sürüklenir. Burada da kanı kaynayan Anjel rahat duramaz ve Rus soylu tarafından kapı dışarı edilir. Bu noktada durulmak ve seksten uzaklaşmak isteyen Anjel, kendisine soylu bir kadın imajı verir ve Dehri Efendi'nin konağına mürebbiye olarak yerleşir. Konakta Dehri'nin ikinci eşinden olma çocuklarına ders vermek görünüşteki amacıdır. Asıl hedefi ise evin erkeklerini kendine bağlamak ve daha fazla para kazanabilmektir. İşler iyice trajikomik bir hal alır. Evin büyük oğlu Şemi, damat Sadri ve Amca Bey, mürebbiye Anjel' e aşık olur. Tutku ve şehvet peşindeki üç adam, genç kadının peşinde pervane olmaya başlar. Anjel ise üç beyi ustalıkla idare etmektedir. İşler sarpa sardığında üç bey, Anjel tarafından idare edildiklerini anlar ve birbirlerine girerler. Hepsi ayrı ayrı Anjel üzerinde hak ilan eder ve diğerlerini saf dışı bırakmaya çalışır. Peki bu üç bey amacına ulaşabilecek midir? Kimin yüzü gülecektir? Yoksa sürprizli ve değişik bir sson bizleri mi beklemektedir?
