Bırak, zaman ne dilerse onu yapsın
Şâir İmâm Şafiî derki;
دَعِ الْأَيَّامَ تَفْعَلُ مَا تَشَاءُ
وَطِبْ نَفْساً إِذَا حَكَمَ الْقَضَاءُ
Bırak, zaman ne dilerse onu yapsın
Kaderin hükmüne karşı gönlün rahat olsun
وَلَا تَجْزَعْ لِحَادِثَةِ اللَّيَالِي
فَمَا لِحَوَادِثِ الدُّنْيَا بَقَاءُ
Sabır göster cereyan eden olaylara
Dünya olayları kalıcı değil ki
وَكُنْ رَجُلاً عَلَى الْأَهْوَالِ جَلْداً
وَشِيمَتُكَ السَّمَاحَةُ وَالْوَفَاءُ
Sıkıntılara sağlam bir adam gibi diren
Vefa ve hoşgörü olsun senin hasletin
وَإِنْ كَثُرَتْ عُيُوبُكَ فِي الْبَرَايَا
وَسَرَّكَ أَنْ يَكُونَ لَهَا غِطَاءُ
İnsanlar arasında birçok eksiğinle nam salmışken
Bir örtü gelse de şunları saklasa demişsen
تَسَتَّرْ بِالسَّخَاءِ فَكُلُّ عَيْبٍ
يُغَطِّيهِ -كَمَا قِيلَ- السَّخَاءُ
Cömertliği kuşan, zira her ayıbı
Öyle derler ki cömertlik örtermiş
وَلَا تُرِ لِلْأَعَادِي قَطُّ ذُلًّا
فَإِنَّ شَمَاتَةَ الأَعْدَا بَلَاءُ
Sakın düşmanlara karşı ezik gözükme
Zira düşmanın alaylı bakışları başa beladır
وَلَا تَرْجُ السَّمَاحَةَ مِن بَخِيلٍ
فَمَا فِي النَّارِ لِلظَّمْآنِ مَاءُ
Cimriden de cömertlik bekleme
Zira susayana su yoktur ateşte
وَرِزقُكَ لَيْسَ يُنقِصُهُ التَّأَنِّي
وَلَيْسَ يَزِيدُ فِي الرِّزْقِ الْعَنَاءُ
İşleri ağırdan alsan da rızkın azalmaz
Kendini zorlasan dahi rızkın artmaz
وَلَا حُزْنٌ يَدُومُ وَلَا سُرُورٌ
وَلَا بُؤسٌ عَلَيْكَ وَلَا رَخَاءُ
Ne üzüntü daimdir ne sevinç
Ne sefalet kalıcı sende ne de selamet…
إِذَا مَا كُنْتَ ذَا قَلْبٍ قَنُوعٍ
فَأَنْتَ وَمَالِكُ الدُّنْيَا سَوَاءُ
Eğer kanaatkarlık varsa sende
Fark yoktur cihanın sultanı ile aranda
وَمَنْ نَزَلَتْ بِسَاحَتِهِ الْمَنَايَا
فَلَا أَرْضٌ تَقِيهِ وَلَا سَمَاءُ
Ecel kapıya dayandığı anda
Gök dahil sığınamazsın hiçbir yere
وَأَرْضُ اللهِ وَاسِعَةٌ وَلَكِنْ
إِذَا نَزَلَ الْقَضَا ضَاقَ الْفَضَاءُ
Zira Allah’ın arzı geniş olsa da
Kaderin hükmü karşısında kainat dar gelir
دَعِ الْأَيَّامَ تَغْدِرُ كُلَّ حِينٍ
فَمَا يُغْنِي عَنِ الْمَوتِ الدَّوَاءُ
Bırak zaman yapsın hinliğini her vakit
Öyle ya ölüme çare bir ilaç yoktur
İmam Şafii