Gönderi

"Yemeği hazır, bugün de mi yemeyecek? Yoksa bir şey yemeden mi yaşıyor?" "Yemek yemeden yaşıyor." dedim ve gözlerimi kapattım "Ya, o zaman uyuyordur değil mi?" "Krallarla ve erkanıyla..." diye mırıldandım. Bartleby, Sahipsiz Mektuplar Ofisi'nde küçük bir memurmuş. İdaredeki bir değişiklik üzerine aniden işten çıkarılmış. Sahipsiz mektuplar, kulağa ölen insanlar gibi gelmiyor mu? Bir adam düşünün, hem yaradılışı hem de talihsizliği yüzünden kanı çekilmiş bir umutsuzluğa meyletmiş olsun. Sahipsiz Mektupları elden geçirip sonra da alevlere atmak üzerine tasnif etmekten daha uygun bir iş var mıdır böyle bir meyli perçinleyecek. Çünkü yılda bir bu mektuplardan bir el arabası dolusu yakılır. Bazen, düşünsenize, beti benzi sararmış katip katlanmış bir zarfın içinden bir yüzük bulup çıkarıyor, ama onu takacak parmak belki de toprak olmuştur. Hızır gibi ulaşsın diye gönderilmiş bir banknot, ya da bu paranın dardan kurtaracağı kişi artık ne yemek yiyordur ne de açlık hissediyordur. Ne cilvedir ki, hayatın ufak tefek işleri peşinde bu mektuplar ölüme koşarlar. Vah Bartleby, vah insanlık.
The LawyerKitabı okudu
·
96 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.