Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
6/10 puan verdi
Huzursuzluk. Zülfü Livaneli nin İstanbul-Mardin-Amerika üçgeninde geçen ezidilerin ve göçmenliğin ana tema olarak anlattığı bir aşk hikayesi. Gazetecilik yapan ve Mardinli olan İbrahim, çocukluk arkadaşı olan Hüseyin in müslüman karşıtı bir grupça Amerika da öldürülmesinin haberini alır. Zamanın geriye aktığı Doğduğu topraklara döner ve haberi araştırmaya başlar. Hüseyin Mardinli yerel bir aktivist tir ve özellikle göçmenlere yardım konusunda çalışmalar yapmaktadır. Ezidilerin olduğu bir bölgede yardım çalışmalarında bulunurken Meleknaz ile karşılaşır. Meleknaz IŞİD zulmünden kaçan göçmen olarak Mardin de kalan bir ezidi kızdır. Yaşadığı zulüm ve tecavüz sonrası kör bir bebeği vardır. Hikayesi ve yaşadıklarından dolayı Hüseyin Meleknaz ı ve bebeğini sahiplenir kollar hatta kol kanat germekle kalmaz evlenmeye karar verir. Başta ailesi karşı çıkar bu evliliğe. Zira ezidiliğe yaklaşımları şeytana tapan ezoterik , gizemli ve zararlı bir inanıştır. Ailesi gibi bu evliliğe karşı olan müslüman kesim de Hüseyin i Mardin de öldürmeye kalkışır. Hüseyin zorla ikna edilerek Amerikaya kaçar, Meleknazı da çocuğu ile beraber sonradan yanına almak üzere İstanbul a gönderir. Ancak ırkçılık peşini Amerikada da bırakmaz ve çalıştığı yerde müslüman olduğunu teşhir ettikten sonra müslüman ırkçı bir kesim tarafından öldürülür. Anlatıcımız romanın sonlarına doğru bu hikayenin peşinde İstanbul da Meleknaz a ulaşmaya çalışır ve ulaşır da ancak kadının yaşadığı zulüm, anıları tüm insanlara karşı bir güvensizlik oluşturmuştur. Kadına gösterilecek Hiçbir merhamet kaybettiklerini, geride bıraktıklarını geri getirmeyecektir. Özetle konu bu tabii. Ancak sanki 600 sayfalık bir roman yazılmış da yazar bize özet bir kitap çıkarmış şeklinde sunulmuş bence. Ezidilik, Mezapotamya, ırkçılık gibi konular derin derin işlenecekken 3-5 kısımda geçilmiş bitmiş konu. Bir marul ve tavus kuşundan öte bilgilendirme yapılmamış pek. Yakın tarih, mezapotamya, uygarlıklar, savaşlar dururken Angelina Jolie ye ayrılan kısımlar çok komik ve yüzeysel kalmış. Susuzluğunu çölde diken yiyerek kendi kanı ile gidermeye çalışırken ölen deveyi anlatan "harese" hikayesi evet güzel ve yerinde ancak romanda 3-4 yerde geçmesine bir anlam veremedim. Roman sonlarına doğru klasik aydınların bu tür zulüm ve olaylara vah vah çekip kırmızı şarap eşliğinde masa sohbetlerinde toplumu kurtarmaları, laf ile kahramancılık oynamaları, ezilenlere merhamet göstererek hiç bir düzeltici aksiyona girmemeleri daha inandırıcı ve düşündürücü geldi. Yani konu güzel, tema iyi. Yan konular da iş yapar ancak işleyebilmiş mi sevgili Livaneli , ben tatmin olmadım. Söyleşisinde diyor ki , "bazı acıları çok net ve sade anlatırsın, süslemeden, mübaşir tarzıyla, o zaman okur kendi anlar dramayı" Yan anlatıcı Zilan dan diğer anlatıcılardan evet bu şekil sade , net ve süslemeden anlatımlar dinliyoruz ama bana duygusu geçmedi de geçmedi. Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesinde Füsunun arabada ölüm sahnesini öyle net ve sade anlatmıştı. Halen ürpererek hatırlarım. Öyle demek istemiş Zülfü Livaneli sanırım ancak pratikte Orhan Pamuk etkisini alamadım. İbrahim nin eski karısı ile ilişkisi bi yere oturmamış, İbrahim in Hüseyin in kız kardeşi ile olan yakınlığı bir yere oturmamış. Zilan boşta, Angelina Jolie boşta, gazete editörü boşta, Hüseyinin abileri boşta. Bence Meleknaz ve bebeği bile boşta. Meleknazın bebeğinin kör dünyaya gelmesi, "dünyadaki pislikleri kötülükleri görmemek için" alt metni ile verilmiş bi ara. Ama o da bağlanmamış roman sonunda. Bi de bir yazarın romanında kendinin başka bir romanından alıntı yapmasını hiç beğenmiyorum ben. Bu romanda Livaneli kendi söylediği bir lafı yine alıntı yaparak söylenmiş. Yine de güzel ve yerinde bir cümle: Doğunun ipini bırakmış, batının zeminini bulamayıp düşen insanlar gibi anlatıcımız İbrahim de bu ikilemde kalmış. Mardinli mi yoksa İstanbullu bir plaza çalışanı mı arasında sıkıştığını fark ediyor roman sonlarına doğru. Huzursuzluk da bu arada kalmışlıktan ve yapılması gerekenleri yapmayıp merhamet göstermekten başka bir şey yapmamaktan geliyor. Ha bu da çok ve yeteri kadar işlenmiş mi bilemedim. Yani ben bu romanın 600 sayfalık gerçek ve detaylı versiyonunu okumak isterdim doğrusu.
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,9bin okunma
·
329 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.