Gönderi

Sığıntı -2-
Bir günü daha devirdik, kaldı devrilecek hesapsız günler. Saç, sakalı ağarttık. Dur hele! Daha kıçımızdaki tüyler de ağaracak. Sonrasına da bakacağız be abisi. Mahpusa yeni bir yoldaş geldi bugün. Yoldaş demekle iyi mi yapıyorum? Neticede benim yolum yol değil, körpecik bir oğlan. İş, aş deyip tak etmiş canına. Dayanamamış garibim, yavuklusu da üstüne gelince soyguna kalkışmış. Breh! Ne amatörce bir girişim. Bütün mahalle esnafı bir güzel sopalamış bunu, körpecik bir oğlan. Ağzı burnu yer değişmiş, ağzından soluyor namussuzum. Canım Türkiye'm, bu körpecik delikanlı da sever mi vatanı? Sırtımı duvara dayamış elimde tesbih burnumu çekiştirirken, buralar çok soğuk be babo, gardiyan ismimi ünledi. Hiç kimse tınmıyor, sinirlendi haliyle. "Ulan!" deyip delirmeye başladı, kime diyorum ben? Uzun zaman olmuş beni ismimle çağıran bir kişi çıkmamış, ismimi unutmuşum namussuzum. Buralarda bana "Bahtiyar" derler. Oysa pek de bahtiyar sayılmam. El altından birkaç cigara uzattı bana. Urfalı kendisi, "Babo" demeyi de ondan öğrenmişam. Mahkum olmayaydım onunla iyi arkadaş olurduk ya şimdi, mecburi bir sınır var aramızda. Bütün dünyayla arama çekilen o mecburi sınırdan beter.
·
49 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.