Bi' süreliğine unut Matruşka..
Şaşkınlıklarını, çukurları, hırslarını, "neydi bu şimdi?" deyişlerini, çınlamaları..
Bi' süreliğine unut Matruşka..
"Fazlasını kesince geriye saçım, başım kalacak" felsefeni,
yanından geçen tok sesli gencin sesindeki tınıyı,
aynı sokaklardan birkaç kez geçtikten sonra "artık bir kez bile geçmemeliyim, 'dikkat' kelimesini daha fazla yaşatmaya gerek yok" dedikten sonra, bir film karakteri gibi dükkanın birinden çıkıp da dikkatini çeken uzun saçlı ve sürmeli o adamı (takılarına bakamadım, tüh!),
bitki çayı reyonlarında dudak büküp, poflamalarını,
sadece karşı tarafa değil çevreye duyurduğu sesiyle "yine mi girdin oraya ...m..n..k..y..ı..?" (sansür uygulanan paylaşımlar utanırdı, duysalardı) diyen adamı değil herifi,
gölgenden kendini tanıma egzersizleri yapmanı (vitrin camlarından kendini kesen hatunlara saygılar :) ),
"güneşli, güzel günler bunlar" diye diye dolaşırken, amca ve teyzelere montunla eşlik etmeni (kısa kolla gezinip de "kanın kurumuş senin" diyenler utansın!)..
Bi' süreliğine hepsini unut Matruşka..
Çünkü kahve içeceksin.