Gönderi

... "Zelo, bunca yıl sonra seni yeniden buldum. Buradan seninle dalaşarak değil anlaşarak çıkmak için elimden geleni yapıyorum, ama gözünü seveyim çocuk gibi konuşma. Abdülhamid, Kürtlerden ordu kurmuş, Türkler suçlu. Orduların başına Kürt beylerini paşa tayin etmiş, Türkler suçlu. Onlara armağanlar, rütbeler, madalyalar vermiş yine Türkler suçlu. Hatta şimdi söyletme beni, Ermeni topraklarını peşkeş çeken Osmanlı değildir. İkiyüzlü İngiliz, üstünde birlikte yaşadığınız toprakları, kendi malıymış gibi hem Ermenilere hem Kürtlere söz vermiş aynı anda. Ermenilerle birbirinizi yemişsiniz, bu da Türklerin suçu olmuş! Ermenilerden boşalan yerlere güle oynaya konaklayan Kürtlerin vebali de Türklerde... Biz savaş suçları gündeme geldi miydi, bunların lafını dahi etmeyiz, ilkokul çocuğu gibi, öğretmene parmağımızla Kürtleri işaret etmeyiz gizli gizli, çünkü sizi hiç ayrım yapmadan, kendimizden sayarız." "Nevo, şimdi bilmezliğe gelip, tepemin tasını attırma, Kürtlerin Ermenilere saldırtılması bir Abdülhamid oyunudur." "Olabilir canım. Ben tarihçi değilim. Bu konuya açıklık getirmek için yüzlerce belge incelemek lazım. Ama tut ki öyle; Kürtlerde hiç mi insaf yoktu? Biz kıyım yapmayacağız diyememişler mi? Gel biz tarihi bırakıp, bugüne dönelim. Bugün her iki halkın da mutluluğu için ne yapılabilir ona bakalım." ...
Sayfa 127 - Everest YayınlarıKitabı okudu
·
1 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.