Eğer hızınız arttıkça elinizdeki metreler ve saatler değişiyorsa, o zaman
o metrelerle ve saatlerle ölçtüğünüz madde ve enerji dahil her şeyin de değişmesi şarttı.
Einstein, örneğin bir nesnenin hızı artarsa, kütlesinin de arttığını gösterebilirdi (Aslına
bakılacak olursa, ışık hızına ulaşınca nesnenin kütlesi de sonsuza ulaşırdı - bu da olanaksız
olduğu için ışık hızına ulaşmanın olanaksızlığını kanıtlamaktaydı). Bu, hareket enerjisinin
her nasılsa dönüşüme (transformasyona) uğrayarak nesnenin kütlesini arttırdığı anlamına
gelmekteydi. Yani, madde ve enerji, birbirinin yerine geçebilirdi. Eğer ne kadar enerjinin
kütleye dönüştürülmekte olduğunu hassas bir şekilde hesaplayacak olursanız, basit birkaç
satır yazarak gelmiş geçmiş en ünlü denklem olan E=mc2 eşitliğine ulaşabilirdiniz. Işık
hızı inanılmayacak kadar büyük, karesi ise daha da büyük bir sayı olduğu için bu, çok
küçük miktarda bir maddenin dahi olağanüstü miktarda bir enerjiyi serbest bırakabileceği
anlamına gelmekteydi. Örneğin birkaç çay kaşığı dolusu madde, birkaç hidrojen
bombasının enerjisine sahiptir. Doğrusunu isterseniz, ev büyüklüğünde bir madde parçası,
dünyayı ortadan ikiye ayırmak için yeterli olabilir.