Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Mitanni krallarının adları Hint-İran dil ailesinden geliyor izlenimi verirler, demek ki Mitanni devletindeki yönetici sınıfın uyruğundaki Hurri nüfusa egemen olan Hint-İran seçkinlerinden ya da savaşçı aristokrasiden oluştuğu tartışılabilir. (İngiltere'deki Norman egemenliği bununla kesin benzerlik kurulabilecek bir modeldir). İkinci bir nokta, Şattivaza antlaşmasının sonunda bulunan uzun tanrılar listesindeki dört tanrının, çok daha ileriki bir tarihte Hindistan'ın Veda panteonunda da yer almasıdır. Bu tanrılar Varuna, İndra, Mitra ve Nasatya ikizleridir. Üçüncüsü, istilacı, savaşçı aristokrasinin daha da güçlendiği fikrinden hareketle bu dönemde, özellikle Mitanni ile ilişkili olarak Hint-İran dilinde mariyannuli (kimilerine göre "soylu" anlamına gelir) kavramıyla karşılaşırız. Buysa at ve iki tekerlekli savaş arabaları, ayrıca satına haklan olmamakla birlikte arazi sahibi olan atlı savaşçılardan kurulu ayrıcalıklı bir grubun varlığını anlatmaktadır. Boğazköy'de bulunan bir metnin at ve savaş arabası mülkiyetiyle Hint-İran grubundan savaşçı aristokrasi arasında kesin bir bağ kurduğuna inanılır. Sözü edilen metin, at yetiştiriciliğiyle ilgili ayrıntılı bilgiler verir, bir bölümü erken Hint-İran dilinde yazılmıştır (Kammenhuber 1961; ayrıca bkz. Laroche 1979). Öte yandan bütün bu savların değişen koşullara uydurulması gerekir, ne de olsa son yirmi beş yıldır yapılan araştırmalar her birini büyük ölçüde çürütmüştür. Birincisi, Mitanni kraliyet adlarının Hint-İran özellikleri taşıdığına karşı çıkılmaktadır (Kammenhuber 1968), böylece şimdilik hangi dil sınıfına girdikleri belirsizdir. Dahası, göründüğü kadarıyla Mitanni kralları Hurrice şahıs isimleri taşırlardı, öyleyse Hint-İran isimleri yalnızca tahta çıktıklarında aldıkları resmi isimler olabilirdi, hükümdarın etnik kökeniyle ilişkili değildi. Son olarak isimlerdeki Hurrileştirme öyle yoğundur ki Hint-İran dil ailesine ait oldukları anlaşılsa bile, Mitanni devletindeki temel dilsel öğenin bu olması söz konusu olamaz. Bununla birlikte eğer bu isimler Hint-İran dilinden geliyorlarsa, o zaman bunların hükümdarlık adları olması krallık kavramı ve ondan ne beklendiğiyle ilgili bir şeyler söylemektedir. Yok, eğer gelmiyorlarsa bile isimlerin tuhaflığı hanedanlık içinde belirgin bir öğenin varlığını akla getirir. Ne var ki belirsizlikler ortadadır. İkincisi, Şattivaza antlaşmasında adı geçen yüzü aşkın tanrıdan yalnızca dördünün Veda metinlerindeki tanrılarla benzerlikler taşımasıdır; üstelik listenin hemen sonunda yer almaları ikinci dereceden tanrılar olduklarını ve az önem taşıdıklarını düşündürür. Bir evrede, belki de Hurrilerin erken evrede yerleşik olduklarının anlaşıldığı İran'ın kuzeybatısında Hint-İranlılarla ilişki kurdukları tartışılabilir (Diakonoff 1972). Ama, eğer böyle bir ilişki Mitanni toplumu üzerinde Hint-İran etkisi bıraktıysa, 14. yüzyıla gelindiğinde bu etki krallıkta ancak küçük bir öğe oluşturabilirdi. Dilbilimsel açıdan mariyannuli sözcüğünün (Hint-İran dilinde değil) Hurrice olduğu artık kesin sayılır. Her ne kadar mariyannu bir ölçüye kadar kendi atlarına ve kendi savaş araç-gereçlerine bakmakla yükümlü tutulsa da, örneğin savaş gibi, belli koşullar altında devletin onlara ve atlarına tayın verdiği, aynı zamanda arazi tahsis ettiği anlaşılmaktadır. Bundan başka Alalah'da bir adamın savaş arabası sahibi olmaya gerek kalmadan kralın sözüyle mariyannu yapılması mümkündü. Öyleyse bunlar ayrıcalıklı bir grup değildi, kral ordunun atlı savaşçı alayını oluşturacak mariyannu yapmak istediği kimseleri kendi seçebilirdi, bu askerler enikonu krala bağımlıydılar. Bu dönemde Yakındoğu'nun belli başlı devletlerinin hepsinde yakın benzerlikler taşıyan gruplar olması önemlidir: Hitit Anadolusu, Kassit Babili, Mısır, küçük Levant devletleri. Buna göre mariyannu bu dönemde eğitimli ve uzman savaşçı birliklerinden oluşan orduların üyelerini anlatmanın basit bir yolu olarak görünmektedir: Terimin içinde gizli gerçekleri bizim anlamamız güç olsa da, mariyannuyu ayrıcalıklı savaşçı kast diye görmemizin dayanaksız olduğu söylenebilir. Onlar atları daha iyi eğitmede, böylece arabaya koşulabilmelerinde ve savaş arabalarını çekmeye alıştırılmalarında yeni becerilere sahip ustalardı. Yakındoğu'da metinlere konu olmadan çok önceden beri faaliyet gösterirlerdi.
Sayfa 388
·
204 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.