Nereden ve nasıl başlasam bilemiyorum...
Livaneli'nin hikaye edici metinlerin içerisine bilgi tanecikleri sıkıştırmasını çok seviyorum. Bazen kendinizi bir bilgilendirici metin okuyor gibi hissediyorsunuz ama bu akışın içinde eriyip gitmenize engel olmuyor. Bugüne kadar okuduğum tüm kitaplarında bu akış vardı. Fakat bu kitap için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bu sefer bu bilgi tanecikleri abartılmış...
İstanbul'un geçmişinden bahsederken; bireylerin özel yaşantılarından, toplumlara atıfta bulunması harikaydı. Fakat öyle çok karakter vardı ki... Sık sık ana konudan koptuğumu hissettim. Böyle hacimli bir kitapta böyle kopuşlar yaşayınca okumak biraz yorucu oldu haliyle. İlk kez bir Livaneli kitabını bir çırpıda okuyamadım. Livaneli'nin eleştirilerine, vermek istediği mesajlara ve sık duymadığımız konulara değinmesine hayranım fakat bunu yaparken romanı biraz zorlandığını düşündüm, bu sefer.
Naçizane düşüncelerim, affola...