Ümit Özdağ okumak bir keyif, bir lüks, bir bilgi deposudur. Özellikle daha Milliyetçiler, ülkesinin topraklarını sevenler ve kendi ülkesinin çıkarlarını düşünenler için Ümit Özdağ ve bahsettikleri çok mühimdir. Kökleri Dağıstan olduğu için hem iyi bir Türk hem de iyi bir Müslüman soyundan gelmektedir. Oldukça farklı etnik milleti barındıran Dağıstan %83 oranla Müslümandır çünkü. Akademisyen olması, 1993 yılında Doçent, 2001 yılında Profesör olması da alanında uzman olduğunu gösterir. Tabi tarihlere baktığımızda biraz yaşının ilerlemiş olduğunu da görüyoruz. Epeydir takibimde olan, daha önce de yazılarını okuduğum biri olarak hak ettiğine fazlasıyla sahip olduğunu ama hak ettiği yeri bulamadığını da söyleyebiliriz. Siyasi alandaki kavgaları ise gerçekten görmek istemediğimiz bir durum. Kendinizden daha yukarıda olanlarla mücadele ederseniz başarılı olursunuz diyelim biz buna. Burada ilk paragrafta Milliyetçiler için mühim dediğimiz Milliyetçilikten kastım ise yeri geldiğinde Ensar – Muhacir muhabbeti bile utanmadan yapılabilen, adı misafir, sözde komşu özde mülteci denilen ancak kendi ülkelerinde bile kendi halkları tarafından dönüşleri istenmeyen, düzenlerini bozacakları söylenen insanlar içindir. Pek çok insan ülkesini çember içine almak, ferah yaşamak ve bu garip insanlardan uzak durmak için kendi ülkesinde düzgün yaşamak istemektedir. Haklıdır da. Çünkü insanlarımız Hastaneye gittiklerinde her işlem için veznelere para öderlerken; birtakım insanlar sadece ellerindeki kimliklerle her işlemini ücretsiz ve hızlı yapmaktadır. Pek çok alanda böyle olduğunda da kendi ülkemizde biz daha güzel yaşayalım şeklinde itirazlar, Milliyetçilik çemberi içinde buluşmaktadır. Siyasi alanda ise aradığını bulamadığını görüyoruz. Gerek Milliyetçi Hareket Partisi gerekse de İyi Parti çatısı altında yaptıkları, yaşadıkları ve aldığı ve hak etmediği karşılıklarla kendi partisini kurmuştur. Tabi biz siyasi hayatıyla değil -bizi ilgilendirmez- eserleri, fikirleri gibi konularla ilgileneceğiz. Buradaki bazı paragrafları diğer Ümit Özdağ incelemelerimizde de bilgi amaçlı ve –kendim için de- hatırlama amaçlı kullanacağım. Gelecek 1000 Yılda Da Buradayız, isminden yola çıkarak başlayacağız evvela. Gelecek yıllarımızı garanti altına almak ve bunu nasıl yapacağımız çok önemli. Mesela şimdi bir kısım insanlar Hatay’da kalabalıklaştı. Bundan 83 sene evvel pek çok mücadele ve en son referandum ile Hatay, Türkiye’ye katılmıştı. Bundan birkaç sene sonra yaklaşık bu durumdan 100 sene sonra 2039 yılında da bizler burada çok kalabalığız, buralar bizim, madem öyle oylama yapalım derlerse biz toprağımızı kaybedecek, gelecek çağda hala toprak savaşlarıyla mı mücadele edeceğiz? Yanlış. Olmaması için topraklarımıza sahip çıkacak ve sessizce, yavaşça ilerleyen bir istilaya müsaade etmeyeceğiz. Sonuçta bu ülkenin gerçek sahipleri o ülkenin halkıdır. Halkın izin vermediği bir şeye kimse kafasına göre kararlar veremez. Haksız mıyım? Önceki senelerde de çok akıllı olan yönetici sınıfından birisi İzmir’i ayıralım, özerklik verelim gibi laflar ediyordu. Kendisine tavsiyem de Yunan işgal ve tecavüzünü, atalarının neler çektiğini araştırıp okuması olacak. Eğer benim atalarım Yunan demiyorsa bir sorun vardır. Sanırım anlatmak istediğimi açıklayabildim. Şöyle bir içerik bilgisi de verelim, nelerden bahsedecek kitap bizlere bunları da biraz görelim: hizliresim.com/f0umi65 Ümit Özdağ’ın da dediği gibi, halkımız ekonomik kriz altında eziliyor ve umutsuzluğa düşüyor, psikolojik bir kırılma mevcut. Yine aynı satırlarda bir de önemli soru var ki sormadan edemeyeceğim bunu da. Bunun için de paragrafı olduğu gibi ele alacağım. Sonra da yazımı bitireceğim. “Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu, ruhen teslim olmuş bir siyasal elit tarafından yönetilmesidir. Son 20 senede Türkiye’yi yöneten heyetin mensupları gözden geçirildiğinde, bu heyetten kaç kişi 15 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa ile birlikte Bandırma Vapuruna binerek bir bilinmezliğe doğru yola çıkardı ve kaç tanesi İstanbul’da kalarak işgal komutanlığına hizmet sunardı? Okurun verdiği cevap, Türkiye’nin nasıl ve kimler tarafından yönetildiğini gösterecektir. Yeni Çağ gazetesinde yayımlanan bu yazıların birleştirildiği kitap tahmin edebileceğimiz gibi, önemli, kıymetli ve okunmaya layık eserlerden birisi. Hüseyin Nihal Atsız’ın ise Bozkurtların Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor kitaplarına adeta nazire yapan Bozkurtlar Dirilecek başlığı ise ayrı bir okunma ve değerlendirmeye layıktır. Hepimize iyi okumalar dilerim..

Gelecek 1000 Yılda Da BuradayızÜmit Özdağ · Kripto Basın Yayın · 201697 okunma

·

728 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sadık Kocak