Gönderi

Marx'ın Ekonomik Teorisi;
Marx'ın Kapital'inde geliştirdiği ekonomik teorisi, Smith ve Ricardo'nun ortodoks [kati, prensiplerinden sapmayan] takipçilerini olduğu kadar, ortodoks sosyalistleri de hayrete düşürürcesine hemen hemen tamamen klâsiktir. (...) Marx, düşünce ve gayesi ile, tam bir klasikçi idi; aradaki yegâne fark şurada: Bu düşünceler onun elinde, kapitalizmin savunulması uğrunda değil, kapitalizme hücum için bir silâh olarak kullanıldı. Kendinden önce gelen yazarların ekserisi gibi, Marx da, bir eşyanın ekonomik değerini, bu eşya üzerinde harcanan emeğe bağladı. Bu, aslında Ricardo'nun fikri idi. Marx, bu fikre sadece şunu ekledi: Eşyanın bir değeri olabilmesi için, emek, sosyal bakımdan lüzumlu olmalı, yani meydana getirilen eşya bir kimseye yarar sağlamalı. Bir eşyanın mübadele değeri, pazarlar geliştikçe para ile ölçülür; fakat paranın yarattığı ham hayal ve aldatmaların içine nüfuz edildiği takdirde, bir eşyayı tüketmek isteyen bir tüketicinin, sadece o eşyanın imâlinde harcanan sosyal emeğin karşılığını ödediği görülür. Para arada bir vasıtadır. Kapitalistler ise, eşyayı kullanmak için değil, yeniden satmak için satın alırlar. Bir dokuma fabrikası sahibi, iplik, tezgâh, ve tezgahları işletecek operatörlerin emeklerini satın alır. Nihai mamülü oluşturan bu parçalardan her biri için onun ödediği fiyat, onların imâli için harcanan emeğin fiyatıdır. Fakat kapitalist, fabrikasının mamüllerini, kendisine mal oldukları fiyattan fazlasına satar. Aksi takdirde, bu alış-veriş onun için kârlı olmaz. Kapitalist, böylece, artık değer'i kendi cebine indirir. İşverenin işçiye ödediği ücret, onu, ancak ayakta tutmaya yarar. İşte burada Malthus ve Ricardo'nun "Ücretlerin Demir Kanunu" nu görüyoruz.) Tüketiciden aldığı para ise, sattığı eşyaya uygulanan emeğin hakiki değeridir. Kapitalist, böylelikle, şahsi servet yığma işleminde işçiyi soyar ve sömürür. Faraza, diyelim, bir işçinin bir günlük asgarî geçimi için sadece yarım gün çalışması yeterlidir. İşveren, emek arzını muhafaza için bu ücretin üstünde bir ödeme yapmak istemeyeceğinden, işçiye, asgari geçime tekabül edecek ücreti, veya yarım günün karşılığını verir. Fakat işçinin sadece yarım gün çalışmasını mı ister? Ne münasebet; işçinin altı saat değil, on iki saat çalışmasında ısrar eder. Veya, sözgelişi, işveren, işçinin istihsalini iki misline çıkaracak bir makine getirdi. O zaman işçi ücretlerini de iki misline çıkarır mı? Hiç de değil; işçi emeğinin artık değerini kendi cebine ayırır. Özel sermaye ancak böyle toplanır, ve eğer kapitalist eline geçen bütün parayı işçilerine ödeseydi, kendisi için geriye hiçbir şey kalmazdı. Bu teori, görüldüğü gibi, dünyanın makine veya bina gibi "Sermaye Eşyası"na ihtiyacı olduğunu göz önünde tutmaz. İstihsal yapabilmek için bu tür eşya, herhangi bir sosyal sistemin lüzumlu bir parçasıdır; ve gerçekte, bu eşyayı istihsal eden emek karşılığında yapılan bir ödemedir. Teorinin demek istediği şu: Özel işverenin, bu eşyanın kendisine ait olduğunu iddia etmeye hakkı yoktur. Marx, işte, bu düşünceyi haklı göstermeye çalışıyordu. Şayet istihsal vasıtalarına işçiler sahip olsalardı, kazandıkları paranın bir kısmını yeni makine ve parçalar için muhtemelen bir kenara koyacaklardı. Böylece, klasik değer teorisini ve klasik ücret teorisini aynı potada yoğurmak suretiyle, kapitalizmdeki adaletsizliği Marx'tan önce, Johann Karl Rodbertus (1805-1875) adında bir Alman iktisatçısı gösterdi. Ekonomik kriz teorisini de Marx'tan önce anlatan o idi. Marx, istihsalin tanı değerini işçilerine vermeyen kapitalistin, pazarın kaldıracağından daima fazla eşya imâl etmek temayülünde olduğunu söyledi. İstihsal edilen eşya, tabii veya takas ekonomisinde olduğu gibi, otomatik olarak "el değiştirmeyecek" dedi. Böylece, bir tarafta, kapitalistin elinde artık eşya toplanırken, öte yanda da, işsizliğin ve bu artık eşyaya ihtiyaç duyulmasının kol kola gitmesi şeklinde sık sık ortaya çıkan kriz sebeplerinin bu olduğunu iddia etti. Marx'ın depresiyon teorisi, kaba ve tamamlanmamış olmasına rağmen, kapitalist düzenin operasyonundaki bu belirli kritik kusur üzerinde ilk defa duran ekonomik teoritisyeni olarak kendisine kredi vermek gerekir.
Sayfa 70 - Avcıol Basım Yayım - Çeviren; Nejat Muallimoğlu - Genişletilmiş II. Baskı,1992Kitabı okudu
··
769 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.