Gönderi

Ah hissediyorum, bir şeyler olacak bana başıma kötü bir şey gelecek, böylesine bilinmezlikler içinde yaşamaya dayanamıyorum. Bir umudumun olmaması, başıma nelerin geleceğini kestirememem perişan ediyor beni. Geriye bakınca da dehşete kapılıyorum. Öylesine acı şeyler geçti ki başımdan anımsayınca yüreğim sıkışıyor. Beni mahveden o kötü insanlara son nefesimi verene dek beddua edeceğim.. Çevreme şöyle bir bakınca her şeyin gene eskisi gibi.. kül rengi, kara olduğunu gördüm. Hep aynı mürekkep lekeleri, aynı masalar, kağıtlar…ben de hiç değişmemiştim. Kendi kendimi aldatmamın alemi var mıydı? Neydi bütün bunların nedeni? Güneşin ısıtmaya başlaması gün doğarken ufkun kızarması mı? Şey Petenka derdi, zaten bir dakika oturmak için uğramıştım. Uzak bir yere gitmiştim de geçerken biraz dinleneyim dedim. Sonra yavaşça paltosunu şapkasını alır, kapıyı gene usulca açar, içindeki derin sızıyı bastırmak oğlundan saklamak için zoraki gülümseyerek çıkardı… Var gücümle sıktım onu kollarımın arasında hıçkıra hıçkıra ağlayarak öptüm yanaklarından. Hayatta kalan son dostuu ölüme vermekten korkuyor gibi sokuldum ona.. ama zavallı annemin de ölümü yakındı.. Gün ışığını doğayı güneşi son bir kez daha görmek istemişti galiba, perdeyim çektim, ne var ki doğmak üzere olan gün de, Pokrovski’nin yavaş yavaş sönen zavallı hayatı gibi hüzün dolu, kasvetliydi. Güneş görünmüyordu, simsiyah yağmur bulutları kaplamıştı gökyüzünü. Çiseleyen yağmur camlara vuruyor soğuk kirli çizgiler çizerek aşağı sızıyordu. Puslu, insanı karamsarlığa salan bir hava vardı dışarıda. Yeni doğan günün soluk ışıkları odaya kadar zorla sokuluyor, tasvirin önünde yanan lambanın cılız ışığını güç bastırıyordu. Ölüm döşeğinde Pokrovski üzgün, hüzünlü baktı bana, başını salladı. Bir dakika sonra öldü.. İnsanın öz evladını acılar içinde kıvranırken görüp bir şey yapamaması ne fena! Edebiyat toplumun aynasıymış, yani aynaya benzetebilirmişiz onu. Tutkular, düşünceler , her şey apaçık görünürmüş bu aynada. Toplumun kötü yanlarını incitmeden güzel güzel eleştirirmiş, insanları eğitirmiş, belgelerle doluymuş, bütün bunları öğrendim.. Ne tuhafsınız, bizden farkınız yok hiç, siz de kaçıyorsunuz insanlardan! Size bir şey söyleyeyim mi, insan kendi halinde yaşayıp gidiyor da yanı başında duran kitapta kendi hayatınnın tıpatıp anlatıldığından haberi olmuyor.. Mutsuzluk bulaşıcı bir hastalıktır, mutsuzlar zavallılar daha da mutsuz zavallı olmamak için birbirlerindn kaçmalıdırlar, bugüne dek yalnız başınıza sürdürdüğünüz sakin yaşamınızda tatmadığınız felaketleri getirdim başınıza. Bunu düşündükçe kahroluyorum.. İnanın bana, bunca yıllık tecrübelerime inanın. Shakespeare diye bir adamdan söz edeceklerdir size. Görüyor musunuz diyeceklerdir edebiyatın Shakespeare’i var. Shakespeare de saçmadır hem de saçmanın daniskası.. Başkalarının kederini böyle dert edindiğiniz sürece hayatınız zindan olur. İnsan paltoyu belki çizmeyi bile başkaları için giyer.. Sizi tanıdıktan sonra kendimi daha iyi anladım, sevmeye başladım sizi, daha önceleri yapayalnızdım, yaşamıyor da uyuyordum sanki dünyada. Düşmanlarım yüzümde bile kusur buluyor, küçümsüyorlardı beni. Sonunda ben de kendi kendimi küçümsemeye başlamıştım. Kafasız olduğumu söyleye söyleye inandırmışlardı beni buna. Sizse karanlık dünyamı aydınlattınız. Yüreğim de ruhum da aydınlığa huzura kavuştu. Başkalarından aşağı olmadığımı anladım. Yalnızca göze batan özelliklerimi kibar davranışlarım yani cilam yoktu, ama insandım gene de yüreğimle düşüncelerimle insandım. Şimdiyse kaderin küçülttüğü ezdiği bir insancık olduğumu anlayınca kendime saygımı yitirdim çoktan. Sonbaharı ekinin biçilip ambarlara taşındığı bütün işlerin bittiği köylülerin gece evlerde toplanıp kışı beklemeye koyuldukları, sonbaharın son günlerini ölesiye severdim. Her şeye bir koyuluk çöker gökyüzü simsiyah bulutlara bürünür çırılçıplak klana ormanı sarı yapraklar kuşatır. Kapkaradır artık orman hele sis çöktüğü akşamlar. Ağaçlar sisin içinden birer dev, korkunç birer hayalet gibi uzatır başlarını.. Odaları hep sessiz sakin olur, sanki içeride kimse yaşamıyormuş gibi.’
·
448 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.