Burak

Sevme çünkü çeker giderler, güvenme yoksa ihanete uğrarsın, başını kaldırma yoksa ezerler. Ama o hala yüce buyrukları duyuyordu. Sev ve sevgine karşılık al, doğru yoldan ayrılma ve kurtuluşa ulaş, mücadele et ve bir şeyler değişsin.
Reklam
216 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 6 days
Nickel Çocukları
Nickel ÇocuklarıColson Whitehead
8.2/10 · 533 reads

Reader Follow Recommendations

See All
İnsanlar artık yavaş büyüyen çam ağacı istemiyor, artık kalite istemiyor, yeni çağı kabul ettiler, yeni dönemin şarkısına inandılar, onu köyde buldular, ormanlar ve ağaçlar hakkında hiçbir şey bilmeyen genç taylar tarafından yönlendirildiler. Her şeyin her zaman olduğu gibi kalacağına inanıyorsun. Kırsalı hep çöplük olarak kullanırdık.
Burak
@guesswhosback·Thinking of reading a book
Yaşayanı Onarmak
Yaşayanı OnarmakMaylis de Kerangal
7.1/10 · 38 reads
Reklam
Ama sonra aklına bir şey takıldı: Ya her şey bir yanlışlıktan ibaretse? Ya bu cesaret sadece bir tür sarhoşluksa? Ya o cesaret aslında yalnızca mis kokulu havaya, harika günbatımına fiziksel acıların bitimine ve alt kattaki şarkılara bağlıysa? Ya birkaç dakika ya da bir saat sonra eski zayıf ve yeni Drogo’ya dönüşürse? Drogo’nun ayı görmeye vakti olacak mı yoksa daha önce mi gitmesi gerekecek? Odanın kapısı hafifçe sarsılıp gıcırdar. Belki bir esinti ya da böyle bahar akşamları görülen türden hafif bir rüzgardır. Belki de sessiz adımlarla gelen ve şimdi Drogo’nun koltuğuna yanaşan O’dur. Giovanni bir gayretle dikilir, bir eliyle üniformasının yakasını düzeltir, camdan dışarısı son bir göz atar, yıldızları son kez görebilmek için fırlatılan küçük bir bakıştır bu. Sonra karanlıkta, hiç kimsenin kendisini göremeyeceğini bilmesine rağmen gülümser. Halbuki, birisi ona "Yaşadığın sürece bu hep böyle olacak, sonuna kadar hep aynı şey." demiş olsaydı, o da kendine gelirdi. "Olamaz." derdi."muhakkak farklı bir şeyler olagelmeli, öyle bir şey ki, insan, 'artık sonuna gelmiş olsam bile beklemeye değmiş, diyebilmeli". Sonuçta dünyadan yapayalnızdı ve onu kendisinden başka sevecek kimse yoktu.
İnsan yaradılışı tam bir eşitliğe razı olamaz. Ufak tefek imtiyazların teşvikine de muhtaçtır. Diyebilirim ki bizzat iyilik dahi ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir. Günde iki defa Edirnekapı ile Fatih arasındaki yolu en uzun zaman içinde, her adımı ayrı ayrı hayaller peşinde atarak gider gelirdim.
Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yar sevgisi gibi bir sevgi. Bu sevgi insanın içinde doğuştan mıdır? Yoksa sonradan mı uyanır? Bunu bilmiyorum. Daha doğrusu şöyle inanıyorum: Kitap sevgisi de bütün öbür sevgiler gibi doğuştan vardır; ama uyuyordur. Onun zamanı gelince uyandırılması gerekir. Kitap sevgisinin bende nasıl uyandığını düşünüp bu kanıya varıyorum.. Halka ışık götürmek hiçbir yerde kolay değildir. Öyle dalmış ki yüzyıllar süren uykusuna, uyandırmazsan uyanacak değil.
Rüyalarda gördüklerimiz gerçek olmasa da var olduğu düşünülen hallerdir.
Hani insanın bütün çektiklerinin bir bir muhasebesini tuttuğu bunca acı karşısında savunmasız kaldığı o çok karanlık gecelerden biriydi. Doğa, herkese özellikle acı çekenlere mutluluk sunmaya hazırdır her zaman. Yeter ki benliğimizin kafesinden her bir yanı kapalı o daracık o kapkaranlık kafesten çıkabilelim. Derin bir nefes alıp çevremize şöyle bir bakabilelim, kör olmayalım sağır olmayalım doğaya. Küçük mutlulukların dışında, iki büyük mutluluk kaynağı vardır. Biri kitap okumak, öteki de deniz. Tanrım ne iyi yaptın da beni güzel İstanbul’umda dünyaya getirdin! Ne iyi yaptın da beni orada yaşatıyorsun! Diye dualar edecektim.. Bu dinozor öyle bir yaşa geldi ki artık bunca genç, bunca çocuk ölürken daha fazla yaşamak biraz ayıp gelmeye başladı ona.
910 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.