Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
İspirto Türk veya "Ne dediğimizi biliyor muyuz"?
"İspirto Türk" kitabına bir inceleme yazma isteği benim dilimiz mevzusuna verdiğim ehemmiyetten doğdu.İspirto Türk kitabının yazarı Gökhan Göbel kitabın arka kapağında bulunan yazısında "Yazımız dolayısıyla öğrendiklerimi ihtiva eden bu kitaptaki bilgiler esasen ilk tahsilimizde,en genç orta tahsilimiz sırasında öğrenmemiz icap eden bilgilerdir.İstiklal Marşı Derneği'nin önüne aldığı yazı meselesi keyfi etimologik uğraşılarla alakalı değildir.Merkezden muhite yazımızın öğrenilmesi ve yayılması yazı politikamızın esasıdır.Düsturumuz:"Öğretmek için öğreniyoruz"dur,yazıyor.Daha da devamında Gökhan Göbel "Kur'an'sız Müslüman olabiliyor muyuz?Ne dediğimizi bilmeden insan olabiliyor muyuz? diye soruyor.Bu kitapta,kitabın arka kapağında söylendiği üzere "Ne dediğimizi bilmeden insan olabiliyor muyuz?" ve "Kur'an'sız Müslüman olabiliyor muyuz?" sorularının cevabı var.1928'den itibaren yazı meselesine dair ince ayrıntılar veren ve kültürümüzle bağdaşmış sözlerin izahının yapıldığı çok az kitap vardır.Bunlardan biri de İspirto Türk kitabı. İncelemede yukarıda bulunan iki soru üzerinde duracağım.İlki "Kur'an'sız Müslüman olabiliyor muyuz?" sorusu.Bu soruya yazar Gökhan Göbel sayfa 26'da şöyle bir örnek veriyor."Hristiyan takvimine göre 19. asırda İngiliz başvekili Gladstone şöyle demişti:"Ellerinden Kur'an'ı almadıkça Türkleri mağlup edemeyiz."Gladstone'un dediği Hristiyanların 1928'inci yılında vuku buldu.Türkiye'de harf inkılabı dolayısıyla yazımız elimizden alınınca "Eski harflerle beraber Kur'an'ı da tarihe gömüyoruz."dediler.Harflerimizin elimizden alınması Kur'an-ı Kerim'in elimizden alınması demekti." Gladstone'un söylemlerinde "Kur'an'sız Müslüman olabiliyor muyuz?" sorusunun cevabını pekala alabiliyoruz.Eskiden insanlar mekteplerde ve medreselerde çok iyi derecede arapça öğrendikleri için Kur'an'ı anlayabiliyorlardı.Hiç şüphesiz Kur'an'ı iyi derecede anlayabilen bir toplum bir süreden sonra konuşmalarında Kur'an'ın etkisini sarih bir şekilde görür.Buna örnek olarak dilimizde bir işi yaparken çekilen zorluğu ifade sadedinde "akla karayı seçmek" diye bir deyim söylenir.Bu deyim tamamen Kur'an'dan alınmadır.Bakara sûresi 187. ayeti kerimesinde Rabbimiz "Oruç (günlerinizin) gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size halâl edildi. Onlar sizin için, siz de onlar için birer libâssınız. Allah nefislerinize karşı za'f göstermekde olduğunuzu bildi de tevbenizi kabul etdi, sizi bağışladı. Artık (bundan sonra geceleri) onlara yaklaşın ve Allahın hakkınızda yazdığını isteyin. (Bütün gece) fecr (-i sadık) olan ak iplik kara iplikden size seçilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde i'tîkâfda bulunduğunuz zaman kadınlarınıza (geceleri de) yaklaşmayın. Bu (hükümler) Allahın sınırlarıdır. Sakın onlara (o sınırlara) yaklaşmayın, işte Allah âyetlerini böylece insanlara açıklar. Tâki korunsunlar" buyuruyor."Ayette "ak iplik kara iplikten seçilinceye kadar" ibaresi var.Yani akla karayı seçmek tan yeri ağarırken ak iplikten kara ipliği ayırt etmektir.Yani gecenin karanlığından sabahın aydınlığının ayrılmasıdır.Fecrin doğuşudur.Sahurun bitmesi imsak vaktinin başlangıcıdır.Ayrıca sabah namazı vaktinin girdiğini işaret eder.Allah'tan korkan,haddini bilen,Allah'ın koyduğu hudutlara riayet etme cehdi gösteren insanların söylediği bir sözdür akla karayı seçmek."(s.168-169) Cevabının verilmesi gereken ikinci sual "Ne dediğimizi bilmeden insan olabiliyor muyuz?" sorusu var.Biz iletişimi konuşarak,yazarak ve görsel şekillerle sağlayabiliriz.Konuşma ve yazılarda muhataba bir şeyi ifade etmek için bir takım deyimler ve atasözleri kullanırız.Bu deyimler ve atasözlerini belki doğru yerlerde kullanırız ama neden kullandığımızı bilmeyiz ve neden kullandığımızı bilmeden de iletişim kurmuş olmayız.Yazımızın elimizden alınmasıyla beraber büyük bir yıkıma uğrayan iletişim konusunda "İletişim de koptu bu inkılabtan sonra" diyen Aytunç Aytındal'a, İsmet Özel "İletişim yok ki kopukluk olsun" diyor.İletişim dediğimiz şeyi ancak ne dediğimizi bilerek sağlayabiliriz.İnkılaptan sonra gelen nesilleri özetler nitelikte bir yazı başlığı var bu kitapta,"MERTEK NEDİR BİLMİYOR Kİ ELİFİ HATIRLASIN"... 1928'de yapılan inkılapla ne dediğimizi bilememenin yolu açılmış oldu.Kur'an'ı bilen toplumun iletişiminde kullandığı bir deyimde,"bir kalemde" deyimidir.'Bir Kalemde' başlıklı yazısında Gökhan Göbel şunları zikrediyor:"Latin yazısı Türkçe ifade imkanını yok etmekle kalmadı;yaşayan,var olan,milletin diline doladığı ifadeleri de bilinmez,esrarlı bir şey haline sokuverdi.Bir manayı ifade etmek için bir tabire başvuruyoruz.Belki yanlış da kullanmıyoruz o tabiri.Ama onu neden kullandığımız hep bir muamma."Bir seferde,toptan, çabucak" manalarında "bir kalemde" tabirini kullanıyoruz."Bir kalemde" tabiri doğrudan Türk yazısının hususiyetleri ve bariz vasıfları sebebiyle doğmuş bir tabirdir.Ve biz eğer bugün Kur'an harfleri ile okuyup yazıyor olsaydık neden "bir kalemde" dediğimizi bir kalemde fehmedecektik.Çünkü Kur'an harfleriyle yazılan Türkçe bir kalemde yazılır.Mesela "kalem" mi yazmak istiyorsunuz; elinizi hiç kaldırmadan bir seferde ve çabucak şu şekilde قلم yazabilirsiniz.Bugün mecbur edildiğimiz Latin yazısının tam tersi bir hususiyet.Latin yazısı ile değil bir kalemde "kalem" yazmak,bir kalemde "k" harfini bile yazamayız.Önce "k"nın dik çizgisini çekip sonra elimizi kaldırıp "k"nın çizgisine dik bir "v" harfi yapmak zorundayız."Aynı yazının devamında Gökhan Göbel "Söz uçar yazı kalır"derler.Lakin bizim şu halimiz için "Yazı uçurulduğu için söz havada kalıyor" dense yeridir.Yazımız elimizde olmadığı için ne "bir kalemde" derken ne dediğimizi biliyoruz ne de "bir kalemde" yazabiliyoruz.Lisanımızın doğduğu yasanın hususiyetlerinden,vasıflarından haberdar değiliz. Rasûlullah hadisleri ezberlemekte güçlük çektiğini söyleyen bir sahabeye eliyle yazı yazarmış gibi yaparak "Sağ elinden yardım al" demiştir.Yazımız elimizde olmadığı için neyi kaybettiğimizi hatırlayamıyoruz.(s.68-73) Yazımız -Kur'an'dan olduğu için- elimizde olursa konuşmalarımızı ve bilhassa hayatımızı olması gerektiği duruma döndürecek.Yazımız bizi günlük hayatında ne dediğini bilen ve Kur'an'la hemhal olan müslümanlardan kılacak.Gayemiz ve isteğimiz odur ki yazımızı tekrar elimize alabilelim.Allah bizi tez zamanda yazımızı aldığımız ve ne dediğimizi anlayan insanlardan olduğumuz günlere ulaştırsın.
İspirto Türk
İspirto TürkGökhan Göbel · Tiyo Yayınevi · 202013 okunma
·
559 görüntüleme
Ebru Yağar okurunun profil resmi
Amin, elinize sağlık çok güzel olmuş.
Muhammed okurunun profil resmi
Teşekkürler.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.