Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 saatte okudu
Harikulade! Bundan 5 sene evvel Salih Gülen’in bir kitabını okumuştum. O zaman çok etkilenmiştim, bu kitap sonrası da fikrim değişmedi. Bolca fotoğraf kullanılması, yeni ve renkli fotoğraf kullanılıp anlatımlar yapılması kalıcı bilgi için güzel. Aynı zamanda örneklendirmeler yapıp neler içerdiğini belirtmesi de önemli. Mesela Baklava Alayı. Tatlı severler buraya! Ramazan’ın tam ortasında yapılan bu etkinlikte oruç tutan askerler için baklava dağıtılır ve yapılan törene de bu ad verilirmiş. Yani oruç tutanlar için yapıldığına göre, ordunun içinde de tutmayanlar varmış. Ama kimse kimseyi dövmemiş. Birbirlerine saygılı olmuşlar. Demek ki tutmayan tutana saygı duymuş onun gözüne sokarak hareketler yapmamış, tutan da tutmayana saygı duymuş, zorlanmasının suçunu tutmayana yükleyerek sıkıntı çıkarmamış. Güzelce anlaşmışlar ki ceza yerine ödül olarak da böyle bir etkinlik olmuş. Böyle de tutmuyor gibi mi göründüm bilmem ama ben tuttum. Tuttum diye de kimseylen dövüşmedim. Döğüşmen guzum! Kitaplarınızı çok seviyorsunuz değil mi? Hatta çok okuyan biriyseniz yahut kitaplarınızı çok seviyorsanız ve kitaplarınızı alan geri getirmiyorsa hiddetleniyorsunuz? Haksız mıyım? Kitabınızı alan hele aldıktan sonra da geri getirmeyi ihmal edenin vay haline... Eğer bir de kitabı çizip, yırtıp mahvettiyse. Yavuz Sultan Selim de bizler gibiymiş. Yetmemiş envanter bile çıkarmış, taşıttırmış, notlar aldırmış. Kitapları kaybolunca insanlar da onun hiddetinden korkup ortadan kaybolurlarmış. Böyle nice güzellikler nice sırlar nice hoş hatıralar var. Aynı zamanda aklımdan geçene engel olamadığım için bir de bizdeki kapıları ısıranlar, güzelim yerleri kırıp evet KIRIP içine ayakkabı koyan densizler var. Onlara bir de teknoloji yok kültür az gibi yorumlar yapılıyor. Biz bu teknoloji çağında hala taş devrinde kaldık demektir. Aklıma geldikçe hem sinirleniyorum hem üzülüyorum. Sonra da Osmanlı sanat, mimari ve kültürüne hayran olmaya devam ediyorum. Çünkü sanata saygısızlık aldı yürüdü. Binlerce yıllık anıt gibi taşlara sevgilisinin adını kazıyıp aklınca şov yapan ama eserleri tahrif eden görgüsüzleri görünce sizler de neden böyle dediğimi anlamışsınızdır. Şükürler olsun bizim site ülkenin kültürlü insanlarını bir araya getiriyor. Birun, Enderun ve Harem de içerisinde geçen ana başlıklar kitabın. Birun için Osmanlı’da dış saray denilen ve saraydaki önemli çalışanların bulunduğu kısım diyebiliriz. Yeniçerilerden doktorlara, terzilere ve bekçilere; müteferrikalar (padişah, sadrazam veya vezirlerin emirlerini ileten kişidir), baltacılar (saray hizmetinde kullanılırlar ve ayrıca oduncudurlar diyebiliriz), peykler (padişah emirlerini ulaştıran kişilerdir, istihbaratçı olarak da kullanılmıştırlar) gibi önemli mevkidekiler örnek verilebilir. Enderun da bunların tersine iç saray olarak adlandırılabilir. Daha çok devşirmelerden oluşturulduğu için baştan beri bana en yanlış politika olarak gelir ve yıkılışın da şahsi olarak en temel sebebi olarak burayı görürüm. Daha net kıyaslama için A ülkesinde yaşayan halkın hiçbir yere gelememesi ama A ülkesinden olmayan B-C-D ülkelerinden gelenlerin en iyi yerlere getirilmesi ve en iyi eğitimleri aldıkları şeklinde özetleyebilirim. Ve anlatım aşırı güzel. Ciddi anlamda bir dergi okur hissi veriyor sayfa düzenlemeleri nedeniyle. Hem anlatımı kolaylaştırmak hem okuru sıkmamak amaçlanmış ve hem rahatça okudum hem de sıkılmadım. Bu yönüyle de beğendiğim ve tavsiyelerim arasına eklediğim, tarih okumak ve sıkılmak istemeyenler için de önerdiğim bir eser. Hepimize iyi okumalar dilerim..
Bilinmeyen Yönleriyle Topkapı Sarayı
Bilinmeyen Yönleriyle Topkapı SarayıSalih Gülen · Kaynak Yayınları · 20111 okunma
·
332 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.