Gönderi

Yaşamak için sarıl
“Vedalaşırken öylesine sarılırsın, duygusal sarılmak olmaz. Sarılmak öyle basit bir şey değil ki şimdi sımsıkı saramadığım bellerin sorumlusu sensin” dedi yolda öylesine yürürken. Sigaramdan bir nefes çekip düşünceli bir şekilde “neden?” diye sorabildim sadece. Sol tarafındaki yola bi göz atarak “Çünkü sarılma fikri akıllarında bile yoktu haberleri yoktu ama artık var ve sırf senin yüzünden aklına düşen bu fikir yüzünden üzgünler hepsi üzgün” . Bi süre sesiz kaldıktan sonra çok mantıklı bulmama rağmen şımarık bir kız çocuğu edasıyla ufak bir gülüş atıp “ Sorumluluk kabul etmiyorum benlik bir durum yok ortada” diyip konuyu savuşturmaya çalıştım. Zaten öyle değil midir hep hayat? Hiç aklımızda olmayan bir şey bizi üzmezken biri bir şey söyleyip eksikliğini hissettirdiğinde içimizden bir şeyler kopmaz mı? Suratında duran tüm çocuksu ifadeye rağmen bir süreliğine ciddileşti “ İyi, öyle diyorsan öyle olsun. Kalsın hepsi üzgün üzgün senin belin de kalsın öyle yalnız yalnız” dedi. Bu cümlenin canımı çok yakma sebebini anlamamış olmama rağmen yine umursamaz bir tavırla “ Yaa zaten hep öyle alıştık biz” diyerek şakaya vurmuştum ama öylesine canımı yakmıştı ki bu cümle sigaram sönmeden bir diğerini yaktım. Durup “benim yolum buradan, ben gidiyorum ” dedi. bahsettiği o duygusuz veda sarılmasından yapıp ayrıldık yollarımıza o sırada çok alakasız biçimde Cemal Süreya’nın şiirinin dizeleri geçti zihnimden: Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. yani durumla alakası yoktu pek aslında ama duygulara sarılmaya bu kadar değer veren birinin yanında bulunmak güven ve huzur vericiydi. Zaten ne zaman biri gidiyorum dese bu şiir gelirdi aklıma.. Rabia Tüfekcioğlu
141 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.