Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

DP İktidarı ve Basın
DP iktidarının ilk yılları basının mutlu bir dönemidir. Kovuştur- maya uğrayan, tutuklanan gazeteci yoktur. Hükümetle gazeteciler arasında genellikle yakın ilişkiler kurulmuştur. Gazete sahipleriyle Başbakan Adnan Menderes arasında bir balayı dönemi başlamıştır o yıllarda. Ahmet Emin Yalman buna “Basının Altın Devri” diyecek- tir.(2) Başbakan ilk olarak 20 Aralık 1952’de Ankara’da gazete sahip ve başyazarlarıyla bir işbirliği toplantısı yapar. Şu kişiler katılır o top- lantıya: Ahmet Emin Yalman (Vatan); Sedat Simavi (Hürriyet); Sa- fa Kılıçoğlu (Yeni Sabah); Habib Edip Törehan (Yeni İstanbul); Nec- mettin Sadak (Akşam); Selim Ragıp Emeç (Son Posta); Ali Naci Ka- racan (Milliyet); Falih Rıfkı Atay (Dünya); Cihat Baban (Son Saat); Mithat Perin (İstanbul Ekspres); Asım Us (Vakit); Cevat Fehmi Baş- kut (Cumhuriyet); Faruk Gürtunca (Hergün); Mümtaz Faik Fenik (Zafer); Nihat Erim (Ulus); Cavit Oral (Hür Ses); Adnan Düvenci (Demokrat İzmir); Şevket Bilgin (Yeni Asır, İzmir). Yalman şöyle demiştir bu toplantı konusunda: “Yarın siyasi hayatımız için çok önemli neticeler verebilecek bir gelişmenin şahidi olacağız. Başbakan A. Menderes, memleketin baş- lıca gazetelerini temsil eden bir gazeteci grubunu, yeni iktidar devri- nin ilk esaslı basın toplantısına çağırdı. Bu sayede hükümetle basın arasındaki birtakım kara kediler ve anlaşmazlıklar yüzünden açılan gedikleri kapamağa doğru gidilecek ve umumî hayatımızda normal- leşmeye doğru önemli bir adım atılacakür.”<3) Bu toplantılar, aşağı yukarı her ay ya Ankara’da düzenlenir ya da İstanbul’da. Gazete sahipleri ve başyazarlar genellikle çok mutludur. Menderes çok etkilemiştir hepsini. Eskiden Halk Partili olan bazı ga- zeteciler de Menderes’le yakın ilişkiler kurmuş ve hükümeti destekle- meye başlamışlardır. Bunun yanı sıra gazetecilerin sosyal haklarım tanıyan “basın mes- leğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetleri düzenle- yen 5953 sayılı, 13 Haziran 1952 tarihli kanun”da çıkmış ve bu ka- nunla gazeteciler şunları elde etmişlerdir: • Sendika kurabilmek, • Sosyal sigortalardan yararlanmak, ■ İşverenin gazeteciyle yazılı iş anlaşması yapması zorunluğu, • İş anlaşmasını bozmak isteyen gazete sahibinin gazeteciye kıde- mine göre tazminat ödemesi, • Askerlikte, mahkûmiyet ve gazetenin kapanması durumların- da gazeteciye ücret ödenmesi, • Haftalık tatil, yıllık ücretli izin vb. Bu kanun o zaman için çok önemli bir aşama olmuştur. Böylece yumuşak bir hava yayılmıştır Babıâli’ye. Gazete sahiple- ri de gazeteciler de hükümetle iyi geçinme politikası yürütmeye ça- lışmışlardır. DP İLE BASIN ARASINDAKİ İLK GERGİNLİKLER Fakat bu balayı dönemi çok uzun sürmeyecek ve Yalman’m “ma- vi ufuklar”mı yavaş yavaş kara bulutlar kaplamaya başlayacaktır. Ne- den? Bunun sayısız nedeni vardır. Her şeyden önce, temelde ekono- mik nedenler yer alır. Halk DP döneminde umduğunu bulamamış. tır. Fiyatlar ucuzlamamış, gelirler artmamış, tersine, hayat pahalı- lığı durmadan yükselmiştir. Birtakım partililer görevlerini kötüye kullanarak yolsuzluklara yol açmışlardır. Karaborsa ve vurgun işle- rine adları karışanlar vardır. Particilik endişesiyle bunların korundu- ğu görünmektedir. DP’yi tutmayan yöneticilere karşı da türlü bas- kılar başlamıştır. Çeşitli toplantılarda ve parti kongrelerinde hükü- metin izlediği politika sert eleştirilere konu olmaktadır. Toplantıla- rı izleyen muhabirler bu eleştirileri ve saldırıları olduğu gibi yazmak- ta, yazı işleri müdürleri ve sekreterler de bu haberlere geniş yer ver- mektedirler... Oysa Menderes gazete sahipleriyle kurduğu dostluk ilişkilerinden dolayı, basında hükümeti ve partisini eleştiren yazıla- rın çıkmaması gerektiği kanısındadır. Çalışan gazetecileri genellikle hor görmüştür. Muhabirler, sekreterler, fıkracılar, gazete fotoğrafçı- ları ise kendilerini hiç de Başbakan-Patron ilişkileriyle bağlı sayma- mışlar ve patronların gücü de bunu önlemeye yetmemiştir. Bazı ga- zete sahipleri hiç onaylamadıkları halde bu havaya katlanmak zorun- da kalmıştır. “Rahat bırakalım hükümeti, çalışsınlar, karışmayalım,” sözlerini gazeteciler artık dinlemez olmuştur. Bu hava çileden çıkarmıştır Başbakanı. Böylece, yavaş yavaş yeni bir ortama girilmiştir. Bu hava içinde hükümet, basınla ilgili bir ka- nun tasarısı hazırlamaya başlar, DP’nin bu konudaki eğilimleri artık belli olmuştur. Gazetelerde buna karşı tepkiler belirir. İşte bu sıralar- da Nadir Nadi şöyle diyecektir: “Daha üç buçuk yıl önce hürriyetçi basını göklere çıkaran, onun yardımıyla kuvvetlendiğini açıkça ilân eden, işbaşına gelir gelmez es- ki Basın Kanunu’nuıı zincirlerini koparan bir iktidar, şimdi genel se- çimlere şunun şurasında dört-beş ay kala, birdenbire zihniyet ve huy değiştirsin; bu kolay kolay akla sığar bir şey değildir. Hür basının za- rarlarım önlemek uğruna göze alman her tedbir, sonunda mutlaka o basından beklenen faydaları da silip süpürmüş, yani hürriyeti yok etmiştir.
Sayfa 193 - Remzi Kitabevi 1.Baskı
115 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.