Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Gazeteler yozlaştı. Artık kesinlikle güvenebiliriz onlara.
Reklam
“Kazanç mekanizmasının ne olduğunu kedinin pisliğini saklar gibi saklamak zorunda olan bir basın o memleketin gerçeklerini halka söyleyemez."
Sayfa 41 - Çetin Altan, 5.3.1965
Şu gereksizlere bakın hele! Hep sayrıdır onlar; safralarını kusarlar ve buna gazete derler.
Color colour farkı da böyle başlamış meselâ
Gazetelerde en eğlenceli kısım kitap reklamı olan kısımlar. Her satırdaki karakterler başına 100-200 yen ücret ödeniyor olsa gerek, her kim yazıyorsa elinden gelenin en iyisini yapmış.
Sayfa 14 - Ithaki Yayınları Japon Klâsikleri - 8 5. BaskıKitabı okudu
Çünkü fareler sokakta, insanlar evlerinde ölür. Ve gazeteciler yalnızca sokakla ilgilenir.
Reklam
Günümüz
“Çoğulculuk ayrıca daha açık bir sistem yaratıp bağımsız bir basının gelişimine olanak tanır ve böylece kapsayıcı kurumları devam ettirmek isteyen grupların bu kurumlara yönelik tehditlerden haberdar olup bunlara karşı örgütlenmelerini kolaylaştırır. 1688’den sonra İngiliz hükümetinin basını sansürlemeyi bırakması son derece önemlidir. Basın Birleşik Devletler’de nüfusun genelinin güçlendirilmesinde ve kurumsal gelişime ilişkin verimli döngünün sürdürülmesinde de benzer şekilde önemli bir rol üstlenmiştir”
Sayfa 300Kitabı okudu
Manipülasyon
“Gazetelerde pek çok kötülük duyarsınız, ama ne olur, şu hep aklınızda olsun: Emniyetten bir dostum demişti ki "Bu ülkedeki suçların % 99'unu nüfusun % 1'i, suçların geri kalan % 1'ini de nüfusun % 99'u işliyor. Bu ülkenin insanı dürüsttür, efendidir. (İstanbul ekibi üzerine çok alınmasın, ülkenin genelinden bahsediyorum.) Önünüze koydukları on tane cinayet, kötülük haberinin karşısında, aslında okumadığınız, görmediğiniz binlerce iyilik ve dürüstlük haberi var bu ülkede. Ama neyi daha çok duyarsak onu gerçek zannediyoruz. Hele çocuklara neyi daha çok gösterirsek, çocuklar onu öğreniyor.”
Basının İşkencesi
Eskiden ellerinde işkence aletleri vardı. Şimdi basın var.
Sayfa 25 - Can Yayınları, 8. Basım, Şubat 2022, İstanbulKitabı okudu
Hiç değişmedi, belki de değişmeyecek...
Basın, birkaç gün içinde gülünç ve küçük bir ayrıntıyı devletin en önemli meselesi haline getiriyor veya en hayati meseleleri unutturuyor, halkın zihninden, düşüncesinden silebiliyordu. Birkaç hafta içinde hiç yoktan, sihirli bir şekilde bazı isimler ortaya atıyor, onların lehine duyulmamış yayın yapıyor, onlara gerçekten değerli bir adamın hayatında tahmin edemeyeceği kadar büyük şöhret sağlıyordu.
Sayfa 74 - Manifesto Kitap - (I.Cilt - III.Bölüm)
Reklam
Propaganda kelimesi ile ifade edilen siyasi eğitimdeki en büyük pay basına düşer. Basın önce eğitim işini üzerine alır ve yetişkinler için bir çeşit okul olur. Fakat bu okul devletin eli altında değil, birtakım kuvvetlerin pençesi altındadır ki, bunların da çoğu şer kuvvetleridir.
Sayfa 73 - Manifesto Kitap - (I.Cilt - III.Bölüm)
Heinrich Böll’ün bu romanı yazdığı yıllarda ülkemizde, bugünkü medya kirlenmesinin yüzde biri bile yoktu. Bugün vardığımız noktada ise Türk okuru, züccaciye dükkânına dönmüş basınıyla, özel televizyonların magazin ve “reality show” programlarının burunlara pek hoş gelmeyen kokularıyla, Böll’ün çizdiği ortam arasında benzerlikler bulmakta ne yazık ki hiç zorlanmayacak, basının gücünün kötüye kullanılmasının sıradan insanların günlük yaşamlarında ne gibi yıkımlara yol açabileceğini bu romanın yardımıyla bir kez daha -herhalde tüyleri ürpererek- algılayabilecektir...
Sayfa 10 - Sunuş, Ahmet CemalKitabı okudu
Bu kadar körken nasıl göstereyim size gerçeği? Kaldırın şu kafanızı da biraz etrafınıza bakın... Gazeteler mi?! Allah aşkına boşverin onları. En iyisi bir iki insanla sohbet edin. Anlayacaksınız durumun ağırlığını...
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.