AB

AB
@Tremors
*Kanal ve sayfalara abone olmuyorum.
Sabitlenmiş gönderi
Demem o ki...
Kur'an'ı Kerîm'de okudum, okuyorum da. Roman, hikaye de okurum, belirli aralıklarla. İlmihal, hadis kitapları karıştırırım sık sık. Şiir ile aram eskisi gibi olmasa da kopmuş değil. İslam büyüklerinin kitapları, menkıbeler, akaid kitapları da okurum. Yer yer siyasi, biyografi tarihi kitaplar da okurum. Kısacası aklımın yettiği her türü okurum. Ne mübarek Mushaf-ı Şerif'i okudum diye çok dindar oldum, ne Nazım'ı, Dostoyevski'yi okudum diye komünist. Tarih kitapları okudum diye tarihçi kesilmedim milletin başına, siyasi kitaplarda okuma yapmak için illa kendi "görüşüm olsun" demedim. Okuduğum bütün kitapları laf olsun, torba dolsun diye okumadım. Kapağı kapatınca düşündüm hep. Bana yararını, kattıklarını düşündüm. Hala bu minvalde okurum. Belki az, ama öz. Demem o ki, aklı kıt olan insan okuduğun kitaptan bile yaftalar seni. Onun fikri sabittir, değişmez. Dini paylaşım yaparsın, yargılar. Roman-hikaye-şiir paylaşırsın, önceki paylaştıklarına laf eder. Ne yapsan memnun olmaz, olmayacaktır da. Gelişime, değişim ve dönüşüme, kısacası hakikate kör ve sağırdır. Siz her türden bol bol okuyun. Okuduğunuzu anlama yolunu tutun. Araştırın. Fikri sabit, görüşü sabit olmayın. Gelişim böyle başlar ve sürer.
Reklam
AB tekrar paylaştı.
Hayırlı Cumalar
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu: “Günlerinizin en faziletlisi Cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokça salâtü selâm getiriniz; zira sizin salâtü selamlarınız bana sunulur.” (Ebû Dâvûd, Salât 201)
AB tekrar paylaştı.
Hz. Fatıma'nın düğünü sade ve mütevazi bir düğündü. Mehri, çeyizi, düğün yemeği sade idi. Düğün merasimi de sade idi. Buna karşın Peygamber kızının düğününe şahit olan Hz. Aişe ve Ümmü Seleme validelerimiz, "Biz, Fatıma'nın düğününden daha güzel bir düğün görmedik" demişlerdi.
Sayfa 57 - Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Derler ki:
Altı şeye dikkat et, mürüvvet sahibi ol. 🫧Cevap vermekten erinene soru sorma! 🫧Soru sorulmadan cevap verme! 🫧Seni dinlemeyene; laf anlatma! 🫧Davet edilmediğin yere gitme! 🫧İstediğini ver(e)meyecek kişiden bir şey isteme! 🫧Her verilen hediyeyi alma!
Ben bilirim, yazın başlangıcından ta ceviz mevsimine kadar Bursa çocuklarının yalnız elleri erik ve şeftali, yalnız çizgili mintanlarının kopmuş düğmelerinden gözüken göğüsleri fındık yaprağı kokar.
Sayfa 41 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Fakat toprağın üstünde koşan, onun üstünde beş on para kazanmak kaygısıyla dönüp dolaşan insanlar ne tuhaf mahluklardı. Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahluklardı.
Sayfa 14 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Bir balıkçı ne kadar ihtiyar olursa olsun, derisi ne kadar buruşuk bulunursa bulunsun, her zaman kafası genç, dinç, boynu sağlam ve diktir.
Sayfa 11 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Zaten deniz kadar meçhul bir şey var mıydı?
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
AB tekrar paylaştı.
Çocuk istismarcılarının, çocukların canına kıyanların yeri dar ağacıdır! "Kısasta hayat vardır!"
Ölümün karşısında, ne yapsak, muvaffak olmuş bir aktörden farkımız olmayacak. O kadar, muvaffak olmuş bir aktör.
Sayfa 4 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Ali'nin annesine ölüm, bir misafir, bir başörtülü, namazında niyazında bir komşu hanım gelir gibi geldi.
Sayfa 4 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
AB tekrar paylaştı.
Ruhları şad, mekanları cennet olsun!
1992 yılında Şubat ayının 25’ini 26’sına bağlayan gecesinde Ermeni askerleri, günlerdir abluka altında tuttukları Hocalı köyüne girerek 106’sı kadın 83’ü çocuk olmak üzere 613 kişiyi acımasızca katlettiler! Tek suçları TÜRK olmaktı!
Ali annesinin elini öptü. Sonra şekerli bir şey yemiş gibi dudaklarını yaladı. Annesi gülüyordu. O annesini her öpüşte, böyle bir defa yalanmayı âdet etmişti.
Sayfa 2 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Ali semaveri, içinde ne istirap, ne grev, ne de kaza olan bir fabrikaya benzetirdi. Ondan yalnız koku, buhar ve sabahın saadeti istihsal edilirdi.
Sayfa 2 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
AB tekrar paylaştı.
Genellikle, ümitsiz ve muzdarip Roma caddelerinde dolaşıyor, fukaraya sadaka veriyordu. Sultan Cem'in bu merhametini görenler onun "Hristiyan dinine meyli var" zannediyordu.
Sayfa 162 - Karbon Kitaplar
AB tekrar paylaştı.
Bu savaşlarda hazır bulunan Angiolello diyor ki, "Hangi şehirden geçtikse gördük ki ahali Sultan Cem'i pek seviyordu. Bütün halk Sultan Cem'i istiyordu. Onu Allah'tan korkar, iffetli ve düzgün bir şehzade tanıyorlardı."
Sayfa 37 - Karbon Kitaplar
13,9bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.