Gönderi

Ben, bir orman hayvanı, ormanda bile bulunmadım, pis bir çukurun içinde uzanıyorken (tabii ki benim orada bulunmam nedeniyle pis) seni aydınlıkta gördüm, bu hayatımda gördüğüm en güzel şeydi. Her şeyi unuttum, kendimi bile tamamen unuttum, ayakta durdum, bu yeni ama kuşkusuz bilindik özgürlüğün korkusuyla yaklaştım, mümkün olduğunca daha da sokuldum. O kadar iyiydin ki, daha da yaklaştım yanına, sanki bu doğal hakkımmış gibi ellerimi yüzüne koydum, öylesine mutlu, öylesine gururlu, öylesine özgür, öylesine güçlüydüm ki kendimi evimde gibi hissettim, ama özünde ben ormanda, sokakta sadece senin merhametinle yaşayan bir hayvanım. Bilmediğim geçmişimi (çünkü her şeyi unutmuştum) gözlerinden okuyordum. Bu böyle devam edemezdi. Merhametli ellerin beni sevse de, ormana, evime, kökenime ait bazı gariplikler olduğunun farkına varacaktın. Sonra kaçınılmaz olan ve kaçınılmaz olarak tekrar eden, beni bitap düşüren (seni de, ama sen masumdun), bezdiren tartışmalar ortaya çıktı, seni her zaman rahatsız eden, her yerde yoluna çıkan, senin için ne kadar iğrenç bir mahluk olduğum duygusu gitgide içimde büyüdü.
Sayfa 309Kitabı okudu
·
140 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.