Tea Obreht’in iki kitabını da okudum. Bozkır ve Kaplanın Karısı üzerinden Obreth’in edebiyatından kısaca bahsedebilirim :)
Obreht, tarihi olayları, efsaneleri ve batıl inançları kurmacada birleştiriyor. Arkaplanda bir iç savaş var ama savaş odaklı değil, savaşın etkileriyle şekillenen yaşam. Etnik gruplar ile birlikte hayvanlar, doğa da önemli, bir hayvan kurgunun merkezinde oluyor. Birkaç hikayeyi birlikte ilerletiyor ama diğer karakterlerin hikayelerini de geriye dönüşlerle veriyor. Bir çatı altında birçok yaşamı bağlantılayarak ölümle birlikte anlatıyor.
Bozkır, Western kurgusuydu (birkaç post geride detaylı yorum), Kaplanın Karısı Balkanlar’da geçiyor. Eski Yugoslavya’nın dağıldığı dönemler. Anlatıcı Natalia’nın hikayesi ile büyükbabasının hikayesi birlikte ilerliyor ve geçmişe dönerek karakterlerin hikayeleri üzerinden Yugoslavya’nın tarihine de değiniyor.
Obreht’in savaşın gölgesinde gündelik yaşamı büyülü gerçekçilikle anlatmasını seviyorum ve yeni kitabını merakla bekliyorum. Aynı izlekte mi ilerleyecek, tamamen farklı bir teknik mi deneyecek? Şunu da belirteyim iki kitabında ortak noktalar olduğu gibi Bozkır’da biçim olarak yenilikler de vardı.
Kaplanın Karısı, Tea Obreht’in ilk kitabı. Bu kitabıyla Orange Ödülü’nü alan en geç yazar olmuş.
Bozkır yorumu:
#169095480instagram.com/p/CeVtc40Kctu/?...