Gönderi

Ama istikbal için bir plân bırakmadı
"Bu istihale devri işleminin bütün avantajlarına sahip olarak istihsal vasıtalarını ellerinde bulunduran kapitalistlerle birlikte kütlelerin sefaleti, ızdırabı, sömürülmesi de artacaktır. Fakat aynı zamanda sayılarını kapitalist istihsal işleminin çoğalttığı işçiler arasında da isyan genişleyecektir. İstihsal vasıtalarının merkezleştirilmesi ve emeğin sosyalizasyonu ile sonunda, öyle bir noktaya gelinecektir ki, bu iki sınıfın [yani burjuva ve proletarya] aynı örtü altında barınmaları mümkün olmayacak. Örtü, patlayarak yırtılacak. Kapitalist mülkiyetin ölüm çanı çalacak, gaspedenlerin malları gaspedilecektir." Karl Marx, kapitalizmin böyle son bulacağını söylüyordu. Ardından, komünizme doğru, sosyalizm yolunda iki safhalı bir gelişme vuku bulacaktı. Ne var ki, Marksizm'in babaları Marx ve Engels, bu safhaların nasıl görüneceğinde kesin bir ipucu veremediler. Yazılarındaki kehanetlerden bir şeyler toplamaya çalışan biri, belki şu müphem resmi çıkarabilir: Toprak da dahil bütün istihsal vasıtaları "Kamu"nun mülkiyetine geçecek; ileri teknolojiye dayalı bir bolluk ekonomisi yaratılacak; özel kâr için değil, kamunun menfaati uğruna istihsal yapılacak. Bu, "cemiyetin, şuurlu ve önceden hazırlanmış kontrolü altında bir istihsal" olacak, ve bu cemiyet de, "şuurlu ve sistematik bir işbirliği ile organize edilmiş bir cemiyet" olacaktır. Sosyalizm ve komünizm, plânlı bir iktisadi tabana göre istihsal yapacak. Fakat bu planlamaları kim ve hangi plâna göre hazırlayacak? Karl Marx, "müştereken sahip oldukları istihsal vasıtalarında çalışan ve kendi emek kudretlerini müşterek bir sosyal kudret halinde genişleten hür insanların" işbirliğinden başka bir şey söylemedi. Marx, bu işi devlete bırakamazdı, zira devlete daima şüpheli gözle baktı. Ütopistlerin iddiaları da kendisini rahatsız ettiğinden, ve bütün mesaisini kapitalizmi yıkmak gayretlerine hasrettiğinden, istikbalin cemiyeti hakkındaki kehanetleri bu müphem sözlerden öteye geçemedi. Engels de, Anti-Dühring'inde bu konuya değinmesine rağmen, pek fazla bir şey söylemedi. (Bir diğer sebep de şu olabilir: Marx, teknolojik gelişme ile birlikte sosyal hayatın daha basitleşeceğini umuyor ve bundan böyle, uzmana olan ihtiyacın azalacağını zannediyordu. Bu ümide dört elle sarılan Lenin, Devlet ve İhtilal'inde meseleyi daha da çıkmaza soktu. Ne Marx ne de Lenin, ileri bir sanayi cemiyetinin fazla sayıda tecrübeli, maharetli ve mesuliyet hissiyle yetişmiş uzmanlara ihtiyaç göstereceğini, ve günümüzün Sovyetler Birliği'ndeki ilgi çekici örneğinde görüldüğü üzere, modern ve teşkilatlanmış bir eşitsizlik sistemine yol açacağını göre bildi.) Marx ve Engels'in, geleceğin cemiyeti hakkında hiçbir şey söylemediklerinden Lenin de yakınıyordu (1922): "Komünizmdeki devlet kapitalizmi hakkında bir tek kitap yazılmadı. Marx dahi bu konuda bir tek şey söylemek lüzumunu hissetmedi, ve kesin bir ifade veya reddedilemeyecek bir tek direktif bırakmadan öldü. İşte bunun içindir ki, biz, bu güçlükten kendi gayretimizle sıyrılmak mecburiyetindeyiz."
Sayfa 226 - Avcıol Basım Yayım - Çeviren; Nejat Muallimoğlu - Genişletilmiş II. Baskı,1992Kitabı okudu
·
276 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.