"Gerçekten tam anlamıyla bir buz prenssin. Erimeyeceksin
asla değil mi ?"
''Hayır, fazla eridim birine, ondan böyleyim .”
''O kız değil mi? Şu sürekli yanınızda gezen.. . '
''Çok mu belli ediyorum uzaktan ?" dedi Ali hafiften gülerek,
''İnkar etmeyeceğim. ”
''Gerçekten anlamıyorum seni," dedi Bade yatağın diger tarafına
dönerken. "Herkesin kalbindeki buz prens, tuhaf bir kıza
aşık. Gerçekten aklım almıyor "
"Asıl tuhaf olan sen ve senin gibiler, güzellik yüzyıllarca
farklı algılanmış... Mesela 1930’larda balık etli, kısa kıvırcık
saçlı kadınlar güzel bulunurken, 90’larda fazla zayıf, uzun saçlı
kadınlar daha güzel bulunmuş ,.. Yani güzellik o kadar farklı
ki. seni şu an güzel bulanlar belki de senin şu anki görüntünü
yıllar sonra beğenmeyecekler, Hani şu an tek tutunduğun şey olan
'güzelliğin' sadece algısal... Onu demek istiyorum. Yaprak...
Onun güzelliği ise evrensel. Kaç yıl geçerse geçsin modası asla
geçmeyecek bir güzelliğe sahip. Çünkü o, olduğu gibi... İçinden
geldiği gibi giyiniyor, içinden geldiği gibi davranıyor, kendi
için yemek yiyip kendi için yapıyor her şeyi. Mesela, karşımda
iki tabak mantıyı yerken iştahını bir görsen... O zaman güzel.
Sıkılınca halıda yuvarlanıyor. O zaman da güzel. Hele bazen
binim pantolonlarımdan giyiyor öylesine. canı istiyor çünkü.
Belinden düşüyor... Çeke çeke dolaşıyor. O zaman da güzel.
Grip olunca sürekli burnu akıyor, burun kenarları kıpkırmızı
oluyor. Daha güzel... Küfrediyor güzel, sinirleniyor güzel, ağlıyor
güzel... Güzel işte anasını satayım. Tuhaf değil, güzel. Senden
güzel. Sizden güzel. Herkesten güzel. Bana göre o en güzeli.
Tamam mı? '